Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları... (23) (Harun 22 Y., İzmir)
Firdevsin elini
bırakmadan ayağa kalktım. Elinden hafif çekerek onu da
ayağa kaldırdım. Firdevs bu aşamadan sonra olacakları
az çok tahmin ettiğinden yaprak gibi titriyordu. "Gözlerini
kapa!" dedim. Kapadı. Firdevs'e iyice yanaştım, elimi
beline atıp kendime çektim. Daracık kazağını zorlayan göğüsleri
vücuduma değiyordu şimdi. "Açma gözlerini!" deyip yüzüne
sıcak nefesimi verdim. Firdevs kurumuş dudaklarını
aralamış, öpmemi beklerken, burnundan kısa kısa nefes
alıp veriyordu. Dudaklarımı dudaklarına birkaç kez hafifçe
değdirip çektim. Sonra dilimle dudaklarını ıslattım.
Sonra da alt dudağını ağzıma alarak öpmeye
başladım. Firdevs öpüşmeyi pek bilmiyordu.
Ben belinden
tutmasam sanki yere yığılacakmış gibiydi. Firdevs'i
öperken belindeki elimi de aşağı indirdim, götünün
yanağını yoğurarak okşuyordum. Önümde çadırı
kurmuş yarağım da Firdevs'in göbeğine değiyordu. Elimi
arkadan kazağının altından içeri sokup, çıplak tenini,
belini, sırtını okşadım bir süre. Kızın
vücudu ateş gibi yanıyordu. Elimi sütyeninin kopçasına götürüp,
kulağına, "Memelerini öpmek koklamak istiyorum! Sütyeni
çıkaralım mı?" dedim. Yine kafasını sallayıp
onaylayınca, öbür elimi de kazağının altından sokup
sırtına attım, iki elimle sütyeninin kopçasını çözdüm.
Kopçası açılmıştı, ama askılarından
dolayı sütyeni halen yerinde duruyordu.
Önüne çöküp,
kazağını hafif yukarı sıyırdım,
göbeğini koklayıp öperek yukarı çıktım.
Kazağını yukarı sıyırarak sütyenine kadar
geldim. Sütyeni çıkarmak için önce kazağını
çıkarmak gerekiyordu, ama bununla uğraşamayacaktım. Sadece
göğüslerini sütyeninden kurtardım. O sırada Meltem
hanımın bana not yazdığı kağıt da yere
düştü. Ama ben Firdevs'in serbest kalan bembeyaz göğüslerini
ve Nohut gibi uçlarını görünce kağıtla falan ilgilenmedim
tabii. Eğilip yumuldum memelerine. Tadını çıkara
çıkara ve Firdevs'i inlete inlete tazecik ve gün yüzü görmemiş
memelerini emiyordum. Birini bırakıp diğerine geçiyordum. Ara
sıra kafamı kadırıp bakıyordum, Firdevs'in gözleri halen
kapalı, kesik kesik inleyerek alt dudağını emiyordu.
Önünde çömeldim,
göbeğini biraz öpüp kokladım. Sonra kot pantolonunun önünde yumruk
gibi duran amını kokladım, amını pantolonunun
üzerinden hafifçe ısırıp ayağa kalktım.
Kulağına doğru eğilip, "Amını da öpmek
istiyorum, çok hoşuna gideceğinden eminim! Korkma,
kızlığına zarar verecek birşey yapmayacağım,
pantolonunu indirelim mi?" dedim. Bunu sorarken, Firdevs'in olmaz
diyeceğini düşünmüştüm, ama Firdevs birşey demeden çabucak pantolonunun
düğmesini çözdü ve fermuarını da indirip ellerini çekti.
Gerisini bana bırakmıştı.
Kot pantolonu
okadar dardı ki, aşağı sıyırmaya
çalışırken biraz uğraştırdı beni.
Pantolonunu dizlerine indirdiğimde, külodunun aşağıya
doğru olan kısmının sırıl sıklam
olduğunu gördüm. Ben daha amına dokunmadan orgazm olmuştu
Firdevs. Beyaz külodundaki bu ıslaklıkla amının
yarığı da siyah bir çizgi gibi duruyordu. Ayrıca
amının kılları da belli oluyordu bu ıslaklıktan. Amının
kılları bir iki haftalık falan olmalıydı. Külodunun
üzerinden kokladım biraz amını. Külodunun kenarlarından çıplak
teninde gezdirdim dilimi, kasıklarını,
baldırlarının içlerini öptüm. Ürkütmemek için mümküm
olabildiğince nazik olmaya çalışıyordum.
Sonra külodunun ön
kısmını iki elimle büzüp, amının dudakları
arasına sıkıştırdım ve amının
açığa çıkan kısımlarını öpüp yalamaya
başladım. Ben yalarken Firdevs elleriye masanın kenarından
sıkıca tutunup, kedi yavrusu gibi ciyaklamaya
başlamıştı. Külodunu yavaşça aşağı
sıyırıp, bu sefer amının dudaklarını yaladım.
Amının dudaklarını aralayıp, klitorisini yalamaya
başladığımda ise, Firdevs'in inlemeleri yükselmiş,
bacakları da elektrik verilmiş gibi titriyordu. Tam orgazm
olmasına ramak kala yalamayı bıraktım. Ayağa
kalktım ve "Arkanı dön, masaya doğru eğil!"
dedim.
Firdevs beni
şaşırtan bir çeviklik ve hızda arkasını döndü ve dediğim
pozisyonu aldı. Başında Sıkmabaş başörtüsü halen
dururken, yukarı toparlanmış kazağı, kopçaları
açık sütyeni ve dizlerine kadar sıyrılmış kot
pantolonuyla külodu, bembeyaz götünün yanakları altından arkaya
doğru çıkmış hafif kıllı amıyla bana
sunduğu manzara da inanılmaz azdırıcıydı. Bu
görüntüyü beynime kazıdığım gibi, dijital olarak da
ölümsüzleştirmem gerekiyordu. Birşey demeden pantolonumun cebinden
telefonumu çıkarıp resimini çektim, telefonu geri cebime koydum.
Firdevs olayın heyecanıyla resim çektiğimin farkına bile
varmamıştı.
Tekrar çömelip,
götünün yanaklarını biraz yoğurdum. Ben yoğurdukça,
amının dudakları da birbirinden ayrılıp,
amının pembe deliği ve götünün Mercimek gibi büzüğü
görünüyordu. Dilimi amının deliğine sokup çıkarmaya
başladığımda Firdevs'in ciyaklamaları da yeniden başladı.
O anda bu kızı amından sikmek için dayanılmaz bir istek
vardı içimde. Ama kızlığını bozmam halinde bunun
sonuçlarının ne olacağını düşünmek bile
istemiyordum. Amını sikmesem de, en azından
yarağımı amına dokundurmalıydım. Ayağa
kalkıp, arkasına dayandım. Pantolonumun içinde kazık gibi
olmuş yarağım da Firdevs'in götüne yaslanmıştı.
Öne eğilip, omuzbaşlarını, ensesini ve boynunu öptüm. Sonra
kulağına, "Aşkım, yarağım pantolonumun içinde
mahvoldu, çıkarmak istiyorum, çıkarayım mı?" dedim.
Firdevs bu soruma
cevap vermedi, başını da sallamadı bu kez. Ama hayır
da demedi. Belli ki, hem çekiniyor, hemde istiyordu. Onun rahatlatmak için,
"Söz veriyorum aşkım, senin istemediğin birşey
yapmayacağım, sadece sürteceğim. Çıkarıyorum, tamam
mı?" dedim. Birkaç saniye bekledim, birşey demeyince
doğruldum, pantolonumu ve boxerimi çıkardım.
Yarağımı elime alıp arkasına yanaştım ve
"Korkma aşkım, sokmayacağım!" deyip, götünün
yanakları arasına yerleştirdim ve yukarı
aşağı sürtmeye başladım. Bu sürtmeler esnasında
yarağımın başı amının dudaklarını
aralayıp, amının deliğine her dokunduğunda,
Firdevs'ten de aynı anda bir, "Ohhh!" çıkıyordu.
Daha
fazlasını istiyordum, fakat amını sikemeyeceğime göre,
en azından götünü sikmeliydim. Yoklamak için birkaç kez
yarağımı götünün deliğine bastırdım. Ama Firdevs
her seferinde elini arkaya atarak yarağımı tutup,
aşağıya amının dudakları arasına indirdi.
Anlaşılan Firdevs götten vermeyecekti. Amının kızlığını
bozmayı da ben istemiyordum. Firdevs'i sikemeyeceğim için canım
sıkılmıştı, biraz hareketsiz durup çekildim
arkasından. Firdevs birşeyler hissetmiş olmalıydı ki,
"Ne oldu aşkım?" diyerek döndü. "Yok birşey, hadi
toparlan, gidelim!" dedim. Yarağım da inmişti bu arada.
Firdevs, "Aşkım yaa, kızdın mı?" diyerek
boynuma sarıldı. "Kızmadım, hadi toparlan da
çıkalım!" dedim. Firdevs halen boynuma sarılmış
durarak, "Aşkım off yaa, ille de arkadan mı yapacaksın? Sadece
önden yapsan yetmez mi?" dedi.
Kollarını
boynumdan çektirip, "Saçmalama, kızlığını bozmak
istemiyorum!" dedim. Tekrar boynuma sarılıp, titrek bir sesle,
"Ben kız değilim ki!" dediğinde aptallaşmıştım,
zira ben Firdevs'i bakire sanıyordum. Yalan söylüyor diye içimde bir
şüphe vardı, bakire olmadığına dair yemin etmesini
istedim. Yemin ettiğinde, kimin bozduğunu da öğrenmek için biraz
sıkıştırdım. Ben, çay evini işleten çocuğun
siktiğini söyleyecek diye beklerken, amcasının oğlunu
söylediğinde bir kez daha şaşırmıştım. Ama
benim için kimin sikip bozduğu önemli değildi. Firdevs'in bakire
olmadığını öğrenmemle birlikte yarağım
yeniden kazık gibi olmuştu.
Dudaklarından
öpüp, "Dön arkanı aşkım, masaya domal!" dedim.
Firdevs'in, "Yaa aşkım nolur şimdi arkadan yapma! Bak söz
veriyorum, başka zaman ordan da yaparsın!" demesi ise
Baklavanın üstüne Kaymak gibi oldu. "Tamam aşkım,
şimdi sadece amını sikeceğim, domal hadi!" dedim.
Firdevs sevinçle arkasını dönüp, yine deminki pozisyonda masaya
domaldı. Ben de arkasına yanaşıp, yarağımı
yavaşça amına yerleştirdim. Dibini bulunca ikimizden de aynı anda derin
bir, "Ohhhh!" çıktı. Daha önce sikilmesine rağmen
Firdevs'in amı daracıktı, taş çatlasa birkaç kez anca
sikilmiş olmalıydı. Yarağım amının içinde
zorla hareket ediyordu. Henüz 4-5 dakika pompalamamla birlikte Firdevs'ten
orgazm inlemeleri çıkmaya başlamıştı.
Firdevs orgazm
olup boşaldıktan sonra, ben de fazla dayanamadım. Birkaç
pompalamadan sonra yarağımı amından çıkarıp
beline fışkırttım döllerimi. Döllerimin bir kısmı
ta ensesine kadar ulaşmıştı. Boşalmam bitip de
yarağımdan son çıkan bir iki damla dölü de götünün
yanaklarına sürterek akıttım. Firdevs üstüne
basılmış böcek gibi masaya yapışmış
kalmıştı. Gözleri yumulu, ölmüş gibi yatıyordu.
Pantolonuma uzanıp cebimden telefonumu çıkardım, Firdevs'in bu
halde de birkaç resmini çekip geri cebime koydum. Sonra da mutfağa gidip
bir tutam peçete getirdim. Firdevs halen ölü gibi yatıyordu. Vücuduna
bulaşmış dölleri sildim. Benim yarağımın ucunda
da yeniden bir damla döl çıkmak üzereydi, onu da sildim.
Sonra Firdevs'i
kaldırıp, külodunu çektim ve pantolonunu çekmesine yardımcı
oldum. Firdevs süyteninin kopçasını takarken, ben de boxerimle
pantolonumu giydim. Firdevs yorgun görünüyordu, sanki ruh gibiydi. Ama keyfine
diyecek yoktu, orgazmın verdiği rahatlamayla mayışmıştı.
Üstümüzü başımızı toparladıktan sonra, ben Firdevs'in masasının
arkasındaki dönerli koltuğuna oturdum, Firdevs'i de
kucağıma oturttum ve biraz öpüşüp koklaştık.
Telefonumu çıkardım, kucağımdayken birkaç resmimizi çektim.
Firdevs, "Biz şimdi sevgili mi olduk?" diye sorduğunda,
onunla bu konuda tekrar konuşmanın zamanı da gelmişti.
"Evet, sevgili olduk aşkım. Ama bazı sebeplerden
dolayı bu ilişkimizi kimsenin bilmemesi gerekiyor! Unutma, hem
sır olarak kalacağına söz verdin, hem yemin ettin! Tamam
mı?" diye sıkı sıkı tembihledim. "Tamam
aşkım!" deyip dudağıma öpücük kondurdu.
Ayrıca Firdevs'e,
burasının bir işyeri olduğunu, başkalarının
yanında birbirimize nasıl hitap etmemiz ve nasıl
davranmamız gerektiğini falan detaylı olarak anlattım. O da
bunlara uyacağına dair söz verdi. "Gidelim mi
artık?" dediğimde, "Tamam aşkım!" deyip
dudağıma bir öpücük daha kondurup kucağımdan indi ve Meltem
hanımın notunun yazılı kağıdı yerden alıp
verdi. Firdevs sınıfların ve mutfağın
lambalarını kapatmaya gittiğinde, ben de kağıdı
açıp notu okudum. Meltem hanım bana, (Haruncuğum bunu
kutlamamız lazım! Akşam yemeğine bana geliyorsun. Yemek
saat 8 gibi hazır olur. Firdevs sana evimi tarif eder. Gelirken bir 'Büyük!'
getir. Gecikecek gibi olursan ara!) demiş, altına da telefon
numarasını yazmış. Bunu okuduğumda çocuk gibi
sevinmiş ve heyecanlanmıştım.
Firdevs'in
hazırlanmasını beklerken, telefonuma lokantadayken gelen
mesajlarıma da baktım. 5 tane mesaj vardı ve hepsi de Halime'den
gelmişti. Tek tek açıp okudum. Halime, ilk 3 tanesinde beni çok
sevdiğini ve özlediğini yazmıştı. İçimden (Amına
koyum, daha ayrılalı kaç saat oldu da hemen özledi bu beni!) diye
geçirip güldüm. Dördüncü mesajında, kızların beni bilgisayar
kursunda gördüklerini, orda ne aradığımı soruyordu.
Sonuncusunda ise, kızların evinde sigaramı, gazetemi ve
içecekleri unuttuğumu, uğrayıp almak istersem Birgül'ün evde olduğunu
ve Birgül'ün telefon numarasını yazmıştı. Halime'nin mesajlarına
cevap vermeden telefonu koydum cebime.
Firdevs işini
bitirip çıkacağımızda, "Meltem hanıma akşam yemeğine
gidecek misin?" diye sordu. Anlaşılan notu okumuştu
ve bu sorunun altında kıskançlık yatıyordu. "Bilmiyorum
daha!" diyerek kestirip attım. Çıktık, indik
aşağıya. Firdevs'i evine bırakacaktım. Biz pasajdan çıkarken,
çaycı çocuk da çay evinin önünde dikiliyordu. Selamlaştık
tekrar. Çocuğun bizimle sohbet etmek ister gibi bir hali vardı,
muhtemelen bilgisayar kursunu satın aldığımı
öğrenmişti Firdevs'ten. Ama biz takılmadan yolumuza devam ettik.
Arabaya binip, Firdevs'lerin
evine doğru hareket ettik. Firdevs,
Meltem hanımın evini gösterdi önünden geçerken. Firdevs'i kendi
evlerinin önünde indirip, merkeze geri döndüm. Gazete alırken
görmüştüm, pasajın önündeki markette Rakı da satıyorlardı.
Arabayı yine aynı yere, kızların evinin olduğu
sokağa park ettim. Markete gidip, bir 'Büyük' Rakı ve biraz da
fındık fıstık aldım. Saatime baktım, Meltem
hanımın beni yemeğe beklediği saate daha 2 saatten fazla vardı.
Arabaya doğru yürürken, son anda kızların evine uğramaya
karar verdim. Birgül'ü arayıp, evlerinin önünde olduğumu, müsaitlerse
uğramak istediğimi söyledim. Birgül, "Gel gel, müsaitim!"
dedi.
Ben apartmana
girdiğimde, Birgül kapıyı açmış bekliyordu bile. Selam
verdiğimde, "Gelsene içeri, kimse yok, Müge memleketine gitti!"
dedi. Kafasında küçük bir havlu sarılıydı. Kısa kollu
bir tişört giymişti, altında da yumurta gibi götünün tüm
hatlarını belli eden gri bir eşofman altı vardı. Salona
geçtiğimizde, Birgül başındaki havluyu çıkarıp, "Ay,
kusura bakma ya, banyo yaptım da saçlarım halen ıslak..." dedi
ve havluyu sandalyenin üzerine bıraktı. Ben de, "Sorun
değil, ev halidir!" dedim. Çekyata oturacağımda, elimdeki
poşeti gördü ve "Ver ver, masaya koyayım!" deyip elimden
aldı. Poşette şişe olduğunu farkedince, içine baktı
ve "Ooo, Rakı ha? Benim Rakı sevdiğimi nereden bildin?"
deyip gülümsedi. Ben de şakasına, "Birlikte içeriz diye
düşündüm!" dedim.
Birgül ciddi ciddi,
"Valla bana uyar! İçelim anasını satayım, zaten
moralim bozuk!" deyip Rakı'yı poşetten çıkarınca,
"Poşette fındık fıstık da var!" dedim.
Birgül, "Ama benim karnım da aç. Peynirli makarna yapsam yer miyiz?
Yanına da salata yapayım?" dedi. Ben de, "Ohh, bundan iyisi
Şam'da kayısı! Bayılırım peynirli makarnaya!"
dedim. Birgül sevinçle mutfağa gitti. Benim de telefon etmem kaçınılmaz
oldu. Önce Meltem hanımı aradım, çok çok özür dileyerek bu
akşam gelemeyeceğimi söyledim. Meltem hanım önce şaka
yaptığımı sandı, ama ciddi olduğumu anlayınca,
"Tamam canım, sorun değil!" deyip kapadı telefonu. Sorun
olmadığını söylemişti, ama ses tonundan
anladığım kadarıyla epey bir bozulmuştu. Böylelikle ben
de belki çok büyük bir fırsatı kaçırmıştım. Ama şu
anda eldeki kuş, daldaki kuştan daha cazipti benim için.
Meltem
hanımdan sonra da babamları aradım ve bu gece bir arkadaşta
kalacağımı söyledim. Çünkü vaziyet gösteriyordu ki, bu gece
burda yatacaktım.
Mutfağa
gittiğimde, Birgül bana gülümseyerek, "Sevgililerinizle
randevularınızı mı iptal ettiniz Beyefendi?" diye
sordu. Ben de, "Aynen öyle yaptım!" deyip gülümsedim. Birgül ise,
"Şu işe bak yaa, biz bir tanesini elimizde tutmayı
beceremiyoruz, Beyefendi kaç tane hatunu birden idare ediyor!" dedi. Cevap
olarak gülümsemekle yetindim, sonra da, "Şeyy Birgül, sen yemeği
yapana kadar ben bir duş alsam olur mu?" diye sordum. "Tabii
tabii, banyo koridorun sonunda, sol tarafta! Banyodaki dolapta temiz havlu var!"
dedi. Teşekkür edip banyoya gittim...
[Harun]
Köyümüzün Amcıkları
Tüm Bölümleri
|