Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları... (26) (Harun 22 Y., İzmir)
Müge'nin
amının kılları harbiden de çok uzundu. Şu ana kadar
gördüğüm amların en kıllısıydı. Emin
değildim ama, sanki senelerdir traş edilmemişti. Müge'nin
utanmaması için, "Woaww, harika görünüyor, tam sevdiğim
gibi!" dedim. Elimi amına atıp, kapkara, kıvırcık
kıllarla önce biraz oynadım. Mügenin canını yakmadan ara
sıra bir tutamını çekiyordum, uzunluğuna bakıyordum.
Parmaklarımla kılları aralayıp, amının
dudaklarına ve klitorisine bakıyordum. Müge'den ise hiç ses
çıkmıyordu. Amına eğilip, önce kokladım.
Amının sıcaklığı yüzüme vuruyordu ve ter
kokuyordu. Ama öyle rahatsız edici bir koku değildi. Yeni uyanmış
ve yataktan yeni kalkmış, banyo yapmamış bir
kızın doğal kokusuydu bu.
Klitorisini öpüp
yalamaya başladığımda, Müge önce bir titredi, ardından
inlemeye başladı. Tam 69 pozisyonunda değildik, yanında
ters yatıyordum ve çadırı kurmuş yarağım Müge'nin
koluna, omzuna değiyordu. Elimi atıp boxerimi çıkardım. Bir
bacağımı kaldırıp Müge'nin öbür tarafına koydum
ve tam 69 oldum. Ben üstteydim. Şimdi ben amını yalarken,
taşaklarım da Mügen'in yüzüne değiyordu. Ama Müge hiç
birşey yapmıyordu, öylece yatıyor ve inliyordu sadece.
Amını yalamayı bırakıp, "Sen de yalasana
aşkım!" dedim. Müge dudaklarını taşaklarıma
ürkekçe değdirmeye başladı. Anlaşılan bu kız ya
sakso nedir bilmiyordu, yada benim üstte olmam yarağımı
yalamasına engel oluyordu.
Üstünden yana
devrildim ve sırtüstü yatıp, "Sen üste geç
aşkım!" dedim. Müge üstüme çıktığında,
"Biraz geriye gel!" deyip, amının tam yüzüme gelmesini
sağladım. Şimdi o da yarağımla göz göze gelmişti.
"Hadi sen de yarağımı yala!" deyip, amını
yalamaya başladım. Müge aynı taşaklarıma
yaptığı gibi, yarağımın başını
sadece ürkekçe öpüyordu. Yarağıma elini bile
dokundurmadığını farkettiğimde, bugün Müge'den fazla
birşey beklememem gerektiğini anladım. Yine de, hiç erkek
arkadaşı olmamış bir kız için bu kadarı bile çok
büyük bir gelişmeydi. En kötü ihtimalle Müge'yi yalayarak orgazm
edecektim, sonra ben de 31 çekip göğüslerine boşalırım diye
düşündüm.
Klitorisini
yalarken, amının deliğine bir parmağımı hafifçe
soktuğumda, Müge hemen elini arkaya atıp elimi yakaladı ve
amından çektirdi. Kızlığına zarar vereceğimi
düşünmüş olmalıydı. Fakat hemen ardından beni çok
şaşırtan bir hareket yaptı, elimi tutup götüne götürdü ve
işaret parmağımın ucunu göt deliğine soktu. Oysa ben
ürkütmeyim diye götüyle hiç ilgilenmemiştim. Ama anlaşılan
götünü parmaklamamı istiyordu. Mesajı almıştım. Götünü
parmaklamaya başladığımda Müge'nin inlemeleri de
artmıştı. Çok ilginçti, Müge amından ziyade götünden daha
çok zevk alıyordu. Müge'nin kendi kendine götünü hep
parmakladığını ve hatta götüne bazı cisimler soktuğunu
tahmin ediyordum. Ki götü alışıktı, iki parmağım
bile çok rahat girip çıkıyordu götüne. Bu da götünü
sikebileceğim fikrini verdi bana.
Hiç vakit
kaybetmeden Müge'yi üstümden kaldırıp, dörtayak domalmasını
sağladım. Arkasına geçip iki elimle götünün
yanaklarını ayırdığımda, etrafı uzun
kıllarla kaplı göt deliği de kara bir çukur gibi
açılmıştı. Yarağımın başını
tükürükle ıslatıp, göt deliğine dayadım. Hafifçe
yüklenmemle birlikte götüne girmem çok kolay olmuştu. Yarağım
götüne girerken, "Ohhhh!" diye inleyen Müge, dibini bulduğumda,
sadece bir kez, "Ahhhh!" dedi. Fakat pompalamaya
başladığımda, yine Oh'lamaya devam etti. Doğrusu bugün
Müge'nin götünü sikeceğime hiç olasılık vermemiştim. Hele
bu kadar kolay olacağı aklımın ucundan geçmezdi.
İki elimle
götünün yanaklarını ayırmıştım, yarağım
götüne girip çıkarken, deliğin etrafındaki kılların da
yarağımla birlikte bir içeri bir dışarı
çıkışını izliyordum. Çok ilginç bir manzaraydı.
Götünün yanaklarını bıraktım ve iki elimle belinden tutup,
kendime çekerek hızlı hızlı pompalamaya başladım
götüne. 10-15 dakika pompaladıktan sonra yoruldum. Yarağım
götüne çok rahat girip çıktığından olsa gerek bende henüz
boşalma hissi yoktu.
Götünden
çıkıp sırtüstü yattım ve yarağımı elimle dik
tutatarak, "Hadi otur üstüne!" dedim. Müge doğruldu ve Alaturka
tuvalete işer gibi üstüme çömelip, eliyle yarağımın
başını göt deliğine yerleştirip, üstüne oturdu.
İlk defa yarağımı ellemişti. Köküne kadar götüne
aldıktan sonra üzerimde salınmaya başladı. Ben de
göğüslerini yoğuruyordum. Sonra hızını kendi
ayarlayarak zıplamaya başladı. Bir ara
boşalacakmış gibi olduysam da, o his hemen kayboldu. Müge sadece
kendi aldığı zevki düşünüyordu, böyle
boşalamayacaktım. Dengesini sağlayabilmesi için ellerini
ellerime kenetleyip, "Hızlansana aşkım!" dedim.
Ve Müge olanca
hızıyla zıplamaya başladı. Hızla oturup
kalktığında kasıklarım ağrıyordu, ama
boşalmaya da yaklaşıyordum. Ben de alttan vurdurarak, en sonunda
boşaldım götüne. Müge halen deli gibi zıplamaya devam ediyordu, "Yeter
aşkım, tamam, ben boşaldım!" dedim. Müge
zıplamayı bırakıp, yarağım götündeyken öne
eğildi ve "Seni seviyorum!" diyerek dudaklarıma yumuldu. O
da benim gibi ter su içinde kalmıştı. Terlemiş
göğüsleri vücuduma yapışmış, götünden süzülen döllerim
de kasığıma ve taşaklarıma akıyordu.
Yapış yapış olmuştuk. Son haftalarda sikişmediğim
için bolca döl çıkmıştı benden.
Yarağım
götünde iyice küçülüp kendiliğinden çıktığında Müge'yi
üzerimden indirip yatağa yanıma bıraktım. Müge benden daha
çok zevk almıştı bu sikişten. Biraz dinlenip kendimize geldiğimizde,
Müge'ye, "Aşkım sen şunlara bir bak ta, halen uyuyorlarsa,
bir duş alıp öyle gitmek istiyorum!" dedim. Müge üzerine
sabahlık gibi birşey alıp, Birgül'ün odaya bakmaya gitti. Geri
geldiğinde, "Uyuyorlar, gel hadi!" deyip banyonun yolunu tuttu.
Ben de giysilerimi elime alıp, dal taşak arkasından gittim.
Güzelce
yıkandık. Müge'nin kıllı amını şampuanlamak
ayrı bir zevk verdi bana. Duştan çıkıp kurulandık.
Müge yine sabahlığını giydi, ben de elbiselerimi giydim.
Banyoda biraz öpüştükten sonra, Müge beni kapıya kadar
uğurladı. Kapıyı açmadan son kez öpüştük.
Vedalaşıp evden çıktım.
Bilgisayar kursuna
çıktığımda kapı açıktı ve çay
ocağını işleten çocuk, Firdevs'le muhabbet ediyordu. Çocuk
beni görünce, "Günaydın hocam! Ben de gidiyordum!" diyerek oturduğu yerden
kalktı ve "Size de çay getireyim mi?" diye sordu. Ben de,
"Yok sağol, başka zaman belki. Ben şimdi Firdevs'in
çayını içmek istiyorum!" dedim. Çocuk, "Tamam hocam!
İyi günler!" deyip, sallama tepsisini alıp gitti. Firdevs beni
gördüğüne hem sevinmiş, hem de
şaşırmıştı. Aynı zamanda da bana
karşı nasıl davranacağını, ne diyeceğini
bilemiyordu. "Nasılsın Firdevs? İyi misin?" diye
sorduğumda, "İyiyim." dedi sadece. Yüzü
kızarmış ve heyecanlanmıştı.
"Ne istiyor
bu çocuk senden?" diye sordum. "Kim? Veli mi? Hiiç... çay
getirmişti de..." dedi. "Sen bugün çay yapmadın
mı?" dedim. "Yaptım yaptım, ama benimki daha demini
almamıştı..." dedi. "Meltem hanım derste
mi?" dedim. "Evet, gireli 15 dakika oldu, yarım saat sonra biter
dersi!" dedi. "İyi, şu çaya bir bak da, demlenmişse
bir bardak çay getir!" dedim. Firdevs, "Tamam!" deyip
kalktı mutfağa gitti. Bugün, ayak bileklerine kadar uzun siyah bir
etek giymişti. Önden bakınca amının detayları belli
olmasa da, arkadan bakınca dolgun götünün yuvarlak hatları çok çekici
duruyordu.
Çayımı
içerken, Firdevs'e, buranın haftalık temizliğini kimin
yaptığını sordum. İki tane temizlikçi
kadının yaptığını söyleyip, bunu niye sorduğumu
sordu. Ben de benim daireyi temizletmek istediğimi söyleyince, Firdevs
arkasına yaslanıp, yine kendisini önemli biriymiş gibi
göstermeye çalıştığı bir oturuşla
sırıtmaya başladı. "Ne oldu, neden gülüyorsun?"
dediğimde, önce, "Hiiç!" dedi, sonra da, "Meltem hanım
sana sürpriz yapmak istiyordu ama..." deyip, çekmeceden benim dairenin
anahtarını aldı ve "Gel benimle!" deyip kalktı. O
önde, ben arkasında, benim daireme gittik.
Kapıyı
açıp içeriye girdiğimizde, mis gibi kokuyordu her yer. Esaslı
bir temizlik yapılmıştı, her yer pırıl
pırıldı. Firdevs heyecanla, "Burası nasıl
olmuş?", "Şurası nasıl olmuş?" diyerek,
dairemi bana gezdiriyordu. O eski modası geçmiş eşyalar bile
yeni gibi parlıyordu. Salondaki masaya kurstaki fazla bilgisayarlardan
birini ve bir de yazıcı kurmuşlardı.
"Çalışıyor mu bu zımbırtılar?" diye
sorduğumda, Firdevs, "Yok, süs olsun diye koyduk! Tabii
çalışıyor, ne sandın? Kablosuz internet bağlantısı
bile var!" dedi. Ben her ne kadar kendi Laptopumu hep yanımda
bulundursam da, belki işime yarardı.
Mutfak
dolaplarının içine bakmadım, ama rafta yeni
alınmış olduğu belli olan bardaklar, tezgahın üstünde
Ketil falan vardı. Banyodadaki rafta da, yine 7-8 tane havlu, güzelce
katlanmış duruyordu. Tuvalet kağıdı, şampuan,
sıvı sabun, diş macunu ve diş fırçası bile
alınmıştı. Yatak odasına baktığımda,
orası da kullanıma hazır duruma gelmişti. Nevresim,
çarşaf, yastık, battaniye falan hep yeni
alınmıştı.
Firdevs'e, "Meltem
hanımın eseri mi bütün bunlar?" diye sordum. Firdevs,
"Temizliği kadınlara yaptırdık, diğer şeyleri
Meltem hanım kendisi aldı. Ben de düzenlemesine yardım ettim
ama!" dedi. Bütün övgünün Meltem hanıma gitmesini istemediğini
anlamıştım, "Eline sağlık aşkım!"
deyip dudağına bir öpücük kondurdum. Ama Firdevs bu küçük öpücükle
yetinmedi, bana sarılıp dudağıma yapıştı.
Demin Müge'yi siktiğim halde, Firdevs'le öpüşürken göğüslerinin
sıcaklığını vücudumda hissedince yarağım anında
kazık gibi olmuştu. Canım o anda ne kadar Firdevs'i sikmek
istese de, şu anda bu hiç te iyi bir fikir değildi. Firdevs'i zorla
ayırdım kendimden ve "Gidelim!" dedim.
Dairemden
çıktık, Firdevs kapıyı kilitledi, ama anahtarı
vermedi. İlginç bir durumdu, daire bana ait olmasına rağmen benim
anahtarım yoktu. "Başka anahtar var mı?" diye
sorduğumda, "Yok, tek bu var!" dedi. "Ee, bana vermeyecek misin
anahtarı?" dedim. "Yok, verirsem Meltem hanımın
sürprizi bozulur! Çekmeceye koyacağım, Meltem hanımın
yanında istemen lazım! Tamam mı?" dedi. Bana biraz çocukça
gelmişti bu fikir, yine de, "Tamam!" deyip güldüm.
Meltem
hanımın dersinin bitmesine kadar Firdevs'le sohbet ettik. Firdevs
beni çok özlediğini, o günden sonra niye hiç arayıp
sormadığımı, mesajlarına neden cevap vermediğimi
falan sordu. Ben de sınavlarım olduğunu, dikkatim
dağılmasın diye aramadığımı, cevap
vermediğimi söyledim. Sonra Firdevs'e kursun haftalık ders
çizelgesini çıkarttırdım. Böylelikle Meltem hanımın da
hangi günler, hangi saatler dersi olduğunu öğrenmiş oldum. Bugün
sadece bir dersi vardı, onu da bitirmek üzereydi.
Sınıftan
sandalye gıcırtıları gelmeye
başladığında, Firdevs, "Hah, ders bitti!" dedi.
Az sonra da kursiyerler çıkmaya başladılar. Sonunda Meltem
hanım da çıktı sınıftan. Sanki podyumda yürür gibi yürüyordu
koridorda. Hava soğuk değildi, ama uzun siyah deri bir çizme
giymişti. Boyu dizkapaklarına kadar gelen etekle de doğrusu çok
sexy olmuştu. Üstünde boğzalı bir balıkçı kazak
vardı. Ne giyse yakışıyordu bu kadına. Parfümünün
kokusu yine kendisinden önce gelmişti yanımıza.
Meltem hanım
beni görünce, birşey demeden sadece kaşlarını çattı.
Ben ayağa kalktım, ama ne diyeceğimi bilmiyordum. Meltem
hanım Firdevs'i sınıftaki sandalyeleri düzeltmek için gönderdi.
Sonra da bana, "Ee, sınavların nasıl geçti?" diye
sordu. "İyi geçti Meltem hanım..." dedim. "İyi
geçtiğine sevindim! Ama sana kırgınım, bunu biliyorsun
değil mi?" dedi. "Biliyorum, ne deseniz
haklısınız!" dedim. Meltem hanım gülerek, "Neyse,
şimdi kapatalım bu konuyu, sonra konuşuruz, tabii yine benden
kaçmazsan!" dedi. Ben de, "Yok, bu gün bir yere kaçmıyorum
Meltem hanım! Hatta bu gün burda, dairemde kalmayı düşünüyorum!
Yarın da burdan İzmir'e gideceğim!" dedim. Meltem
hanım, "Dairene baktın mı?" diye sordu.
Tam (Baktım)
diyecektim, o sırada Firdevs yanımıza geldi. Ben de, "Yok
bakmadım, anahtarım da yok zaten!" demek zorunda kaldım. Meltem
hanım Firdevs'ten benim dairenin anahtarını aldıktan sonra,
çantalarını falan da aldılar ve ışıkları da
söndürüp, bilgisayar kursunu kapatıp çıktık. Firdevs kapıyı
kilitledikten sonra, Meltem hanım, "Sen gidebilirsin canım, bizim
biraz işmiz var!" deyip Firdevs'i gönderdi. Firdevs buna biraz
bozulmuştu, ama belli etmemeye çalışarak bizle vedalaşıp
gitti. Biz de benim daireye geçtik.
İçeriye
girdiğimizde, ben yeni görüyormuşum gibi yaptım. Fakat Meltem
hanım yememişti, "Firdevs dayanamadı gösterdi değil
mi?" dedi. "Evet, gösterdi... Elinize sağlık, çok güzel
olmuş, çok teşekkür ederim!" dedim. Meltem hanım gülerek,
"Öyle kuru kuru bir teşekkürle kurtulacağını mı
sanıyorsun?" dedi. Ben de gülümseyerek, "Islatırız ohalde
Meltem hanım! Bu akşam uygun mu sizin için?" dedim. "Uygun
olmasına uygun da, yalnız bu sefer yemek falan yapmam, o
hakkını kaybettin!" dedi. Ben de, "Sorun değil, yemeği
dışardan söyleriz!" dedim. Meltem hanım bu önerimi kabul
etti. Sonra, dairemde gözden kaçan eksik birşeyler var mı diye odaları
gezdik. Tuzluk, biberlik, peçete, çay, kahve gibi birkaç eksik vardı. Meltem
hanım, "Hadi alışverişe gidelim!" deyince,
"Olur!" dedim ve çıktık.
Ayrıca ben
kendime birkaç tişört, pantolon, çorap, şort ve boxer falan da almak istiyordum. Bu
alacaklarımı burda bırakmayı düşünüyordum. Eğer bu
daireyi arada sırada Garsonyer gibi kullanacaksam bunlar lazım
olacaktı. Arabama atladık, kasabadan biraz uzakta bulunan büyük bir
AVM'ye gittik. Alışverişe başlamadan önce öğle
yemeği niyetine Fast Food birşeyler atıştırdık. Meltem
hanımla alışveriş yapmak eğlenceliydi, ama bir ara
sanki annemle alışverişe çıkmışım gibi
hissettim. Meltem hanımın benim için seçtikleri benim de zevkime
uygundu, ama herşeye kendisi karar vermek istiyordu. Boxerlerimi bile
kendisi seçti. Mağazaları gezip, evin diğer eksiklerini tamamladık.
Ben ayrıca yatak odası için birkaç kutu ıslak mendil,
kağıt havlu ve bebeyağı falan da alınca, Meltem
hanım güldü ve "Bunları alıp yatak odana koymak benim de
aklıma gelmişti, ama daireni Firdevs'le birlikte düzenlediğimiz
için yapmadım!" dedi.
Ben gülümsemekle
yetinince, Meltem hanım, "Yeri gelmişken, haberin olsun, Firdevs
sana sırılsıklam aşık olmuş!" dedi. Ben de,
"O yaşlarda normaldir!" dedim. "Normal olduğunu ben de
biliyorum, ama ona karşı davranışlarına dikkat et, farkında
olmadan yanlış sinyal verip de kızı ümitlendirme
diye söylüyorum!" dedi. "Tamam, dikkat ederim!" dedim, ama
içimden de (Ne yanlış sinyali amına koyum, Firdevs
yarrağı yedi bile!) diye geçirmeden edemedim.
İçki satan
bir mağazadan da çeşitli alkollü ve alkolsüz içeceklerle, biraz çerez
alıp, alışverişi tamamladık. AVM'den ayrıldık
ve daireme geri döndük. Öyle pek fazla birşeyler almamıştık
aslında, ama AVM'de akşama kadar oyalanmıştık. Daireme girince aldıklarımızı koridorda bir kenara bırakıp, ben ayakkabılarımı, Meltem hanım da çizmelerini çıkarmadan salona geçtik ve ikimiz de yorgun bir şekilde karşılıklı koltuklara attık
kendimizi. Heyecanlıydım, üstelik dairemde ilk misafir edeceğim
kişinin Meltem hanım olması beni ayrıca
heyecanlandırıyordu...
[Harun]
Köyümüzün Amcıkları
Tüm Bölümleri
|