Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları... (33) (Harun 22 Y., İzmir)
Üstümüze örtüyü
çektim ve Şaheste'ye sarıldım, bu duygu yoğunluğu ile
uyumak istiyordum. Ama gözlerimi kapadığım anda Nurcan girdi
düşüncelerime. Öyle ya, bir de Nurcan vardı. Hani Nurcan'la
evlenmeyecek olsaydım, ileride belki Şaheste'yle evlenebilirdim.
Duygusal olarak tam bir çıkmazdaydım, boşa koyuyordum
dolmuyordu, doluya koyuyordum almıyordu. Bu çıkmaza bir çözüm
bulamadan uykuya dalmışım...
Sabah
uyandığımda Şaheste sımsıkı
sarılmıştı bana. Dudaklarına öpücük kondurduğumda
uyandı ve "Günaydın aşkımmmm!" diyerek,
tatlı tatlı gülümsemeye başladı. Dün gece olanları hatırlayıp
hatırlamadığından emin değildim. "Günaydın
aşkım, kendini nasıl hissediyorsun?" dediğimde,
"Mmmmm! Çok mutluyum! Uyandığımda herşeyin rüya
olmasından çok korkuyordum, ama rüya değilmiş,
yanımdasın!" dedi. Demek ki dün gece
kızlığının gittiğinin farkındaydı. Elimi
külodunun üstünden amına attım ve "Ağrı,
sızı falan var mı aşkım?" diye sordum. "Yok,
dün gece çok ağrımıştı, ama şimdi iyi!"
dedi. Elimi külodunun içine soktum. Elim alev alev yanan amına
değdiğinde, bu sıcaklık Elektrik akımı gibi
elimden tüm bedenime yayıldı.
Doğrulup,
Şaheste'nin külodunu ayaklarına kadar sıyırdım.
Şaheste de ayaklarını oynatarak çıkarmama yardım etti.
Eğildim, klitorisinin üzerine bir öpücük kondurdum, kokladım
amını. Mis gibi kokuyordu. Şaheste'nin minnacık eli de,
sabah sertliğiyle kazık gibi olmuş yarağımı
okşamaya çalışıyordu. Ben klitorisini yalarken Şaheste
inlemeye başlamıştı, aynı zamanda da
yarağımı koparacakmış gibi asılıyordu. Böyle
ikimiz de rahat değildik, pozisyon değiştirip 69 olduk. Ben
sırt üstü yatıp, Şaheste'yi üzerime ters aldım. Şimdi
Şaheste'nin Kayısı gibi amını daha iyi
yalayabiliyordum. Şaheste de yarağımla daha rahat
oynayabiliyordu...
Şaheste, ben
birşey demeden, kendiliğinden yarağımı yalamaya
başladı. Yarağımın sadece başını sokup
çıkarıyordu küçücük ağzına. Acemice yapıyordu,
herhalde ilk defa yarak yalıyordu. Ama onu hiç bir şeye zorlamayacaktım,
ne istiyorsa, nasıl istiyorsa, o şekilde yapsın istiyordum. Ben
amını yaladıkça, Şaheste de amını suratıma
ileri geri sürtmeye başladı. Amının yalanmasından çok
zevk alıyordu. Ben de yalamaktan. Saatlerce yalasam doymayacak gibiydim.
Bir amcık bukadar mı tatlı olurdu? Hele Mercimek kadar küçük göt
deliğine ne demeli? Arasıra dilimi göt deliğine
değdirdiğimde bambaşka bir zevk alıyordum. Şaheste ise
çıldırmış gibi inliyordu ozaman!
Birkaç dakika
sonra Şaheste yarağımı yalamayı bırakıp,
amını yüzüme hızlı hızlı sürtmeye
başladı. İnlemeleri de iyice yükselmişti, orgazm olmak
üzereydi. Aynı anda hem ağlar gibi, hem de güler gibi sesler
çıkarıyordu. Çok geçmeden de çırpına çırpına
orgazm oldu. Orgazm olurken amını kaldırmıştı
suratımdan, istesem de yalayamıyordum artık. Üzerimden
kalkıp döndü, göbeğimin üzerine oturup öne eğildi ve am suyuna
bulanmış dudaklarımı öpmeye başladı.
Yaşadığı orgazm için teşekkür eder gibiydi. Hafiften
de kıçını ileri geri oynatarak, amını
yarağıma sürtüp duruyordu.
Sürtünürken,
yarağımın başını küçücük am dudakları
arasından kaydırarak amının deliğine girmesini
sağladı. Ben birşey yapmıyordum. Şaheste alt
dudağını emerek kendini yavaş yavaş geriye
verdiğinde, yarağım da milim milim amına giriyordu. Yüz
ifadesinden, yarağımı amına almakta
zorlandığını görebiliyordum. İleri geri, ileri geri
yaparak sonunda hepsini almıştı amına. Yüzünde şimdi
mutlu bir gülümseme vardı. Doğrulup, oturur vaziyete geçti. İki
elini de arkaya atıp bacaklarımdan tutunmuştu. Sonra yavaş
yavaş oturup kalkmaya başladı. Ben sadece izliyordum. Küçücük
göğüsleri de hiç sallanmadan ve titremeden, bir yukarı, bir
aşağı iniyordu o oturup kalktıkça. Göğüs uçları
sertleşmişti.
10-15 dakika sonra
hareketleri iyice yavaşlamıştı. Şaheste orgazm olmak
için çabalıyordu, ama oturup kalkmaktan yorulmuş, dermanı
kalmamıştı. Yarağımı amından
çıkarmadan, Şaheste'yi altıma aldım. Bacaklarını
belime dolayıp, pompalamaya başladım amına.
Şaheste'nin inlemeleri, yeniden orgazm hissine
yaklaştığını gösteriyordu. Hızımı artırdım,
olabildiğimce hızlı pompalıyordum şimdi. Derken
Şaheste tırnaklarını sırtıma geçirip,
çığlık çığlığa orgazm oldu. Ben de
boşalacaktım, ama bacaklarını belime kenetlendiği
için, amında gidip gelemiyordum şimdi.
Orgazm
kasılması bitip de bacaklarını gevşettiğinde, ben
de birkaç kez daha pompaladım amına. Ve boşalacağım
anda amından çıkıp, göbeğine fışkırttım
döllerimi. Aslında içinden hiç çıkmak istemiyordum bu tatlı
amcığın. Ama bir de kızı hamile bırakırsam,
zaten karışık olan durum iyice karışacaktı. Biraz
öpüşüp, birbirimize sevgi sözcükleri söyledikten sonra, Şaheste'yi
kucağıma alıp banyoya götürdüm. Duşumuzu alıp,
kahvaltı yapmak üzere aşağıya indik. Restorana geçtik.
Atalay'la
Alexandra'lar daha inmemişlerdi. Atalay muhtemelen onlarla yatmıştı.
Şaheste'yle başbaşa güzel bir kahvaltı yaptık. Biz
keyif çayı içerken, onlar da geldiler, günaydınlaşıp
oturdular. Masadaki herkesin yüzü gülüyordu. Dün gece yaşananlardan herkes
çok zevk almıştı. Atalay'ın keyfi yerinde olduğundan,
benim gece nerede yattığımı bile sormadı. Hoş
sorsaydı da, Şaheste'yle yattığımı söyleyecektim.
Atalay belki biraz bozulurdu buna, ama sesini çıkaramazdı.
Onlar da
kahvaltılarını bitirince, hep beraber kalktık. Alexandra ve
Gustav benimle birlikte köye geleceklerdi. Köyümüzü, ailemi ve Ramazan
çavuşun inşaatını merak ediyorlardı. Şaheste de
bizimle gelmek istedi. Benden ayrı kalmak istemiyordu, bunu
anlayabiliyordum. Ama Şaheste'yi de götürsem, ailem bana birtakım
sorular soracaktı. Onun için, Şaheste'ye daha başka
işlerimin de olduğunu ve kendisiyle ilgilenemeyeceğimi söyleyip,
gelmesini istemedim.
Köye varınca,
ilk önce bizim eve uğradık. Ailemle tanıştılar, biraz
oturduk. Sonra Ramazan çavuşun inşaatına gittik. Ama inşaatı
görünce hayal kırıklığına uğradılar. Biz
inşaatta gezinirken, Ramazan çavuşun kardeşi İdris de geldi
yanımıza. Temel atılırken işin başında
İdris durduğu için, ona birkaç soru sordular, ben tercüme ettim.
Gustav inşaatı kendi çizmiş olduğu projeyle karşılaştırıyor,
bir sürü eksik ve yanlış buluyor, sürekli, "Şurası
olmamış... Burası olmamış!" deyip duruyordu.
Herşeyi Almanya'daki yapılan inşaatlarla kıyaslıyordu.
İdris'e birkaç talimat verip inşaattan ayrıldık.
Öğleden sonraya kadar köyde oyalandık, sonra tekrar otele
bıraktım onları. Ben arabadan inmeden yoluma devam ettim,
kasabaya gittim.
Birgül benimle ne
konuşacaktı merak ediyordum. Ama önce bilgisayar kursuna uğramak
istedim. Bu saatte kimse kalmamış ve Firdevs ortalığı
toparlıyor olmalıydı. Pasajdan geçerken çaycı Veli ile
karşılaştım, Firdevs'le evlenme işini ne zaman
konuşacağımı sordu. Ben de halledeceğimi söyleyip,
yukarı çıktım. Kapı açıktı, Firdevs gitmek için
hazırlanıyordu. Beni görünce hem şaşırdı hem
sevindi. İçeri girip kapıyı kapadım.
İçerde
başka kimsenin olmadığından emin olup, kapıyı
kilitledim. Sonra da Firdevs'e sarılıp dudaklarına yumuldum.
Ayakta ateşlice öpüşmeye başladık. Firdevs heycandan yaprak
gibi titriyordu. Masaya oturtup, uzun eteğinin altından elimi
daldırdım ve külodunun içine soktum, amını avuçladım
ve öpüşmeye öyle devam ettik. Amı çok çabuk
sulanmıştı. Klitorisini sıvazlamaya başlayınca da
inleyerek orgazm oldu. Bu arada benim yarak da kazık gibi olmuştu.
Fermuarımı açıp yarağımı çıkardım ve
ağzına verdim. Birkaç saniye sonra da ağzına patladım.
Elbiselerimizi çıkarmadan, 3-4 dakika içinde hem Firdevs'i orgazm
etmiştim, hem de kendim boşalmıştım. Firdevs döllerimi
yutabildiği kadarıyla yuttu, ağzından taşanları
da eliyle silerek lavaboya gitti.
Temizlenip
geldiğinde, karşıma oturtup, çaycı Veli ile evlenmesi
hakkında konuştum. Firdevs ısrarla beni sevdiğini ve
benimle evlenmek istediğini söylüyordu. Benim de kendisini sevdiğimi,
ama evlenemeyeceğimizi söyledim. Ayrıca Veli ile evlenmesinin
aramızdaki ilişkiyi etkilemeyeceğini, sevişmelerimize yine
aynı şekilde devam edebileceğimizi söyledim. Yaklaşık
bir saat kadar konuştuk. Sonuçta Firdevs, "Aslında ailem de Veli
ile evlenmemi istiyor. Ama ben evlenemem ki, durumumu biliyorsun..." dedi.
Ben de, "Kızlık olayını dert ediyorsan, bir
şekilde hallederiz!" dedim. Firdevs, "Diktirecek miyiz?"
diye sorunca, "Diktirmeye gerek yok, gerdek gecesini adet gününe denk
getirirsin, olur biter! Veli'yi de gerdekten önce biraz sarhoş ettik mi,
ruhu bile duymaz, merak etme sen!" dedim. Bu dediğim Firdevs'in
kafasına yatmıştı...
Aşağıya
indiğimizde, Firdevs evine gitti, ben de Veli ile konuşmak için
kaldım. Veli'ye Firdevs'i nerdeyse evlenmeye ikna ettiğimi söylediğimde,
sevinçten uçacaktı. Veli, bu devirde böylesine namuslu bir kız
bulunmayacağını söylüyor, bana sürekli teşekkür ediyordu.
Çayımı bitirip, gitmek için müsade istediğimde, Veli koluma
yapışıp, "Hocam, bu güzel haberi ıslatmamız
gerek! Akşam erken kapatırım, bir 'Büyük' alır bizim eve
gideriz. Ablama da telefon açar, güzel bir sofra
hazırlatırım!" dedi.
Her nekadar
işimin olduğunu söylediysem de, Veli, "Hocam kırma beni,
bugün en mutlu günüm! Hem ablamla da tanışırsın!" diye
ısrar etti. Aslında ablasını merak etmiyor değildim,
ama bu akşam Birgül'e uğramak istiyordum. Veli ısrarlarını
sürdürünce, "Tamam, işimi halledip geleyim. Ama şimdiden
söyleyim, benim içkiyle pek aram yok, bayramdan bayrama bir iki duble anca
içerim!" dedim. Bunu, kasabada adımın (içkici'ye) çıkmasını
istemediğim için özellikle söylemiştim. Veli, "Hocam ben de
senin gibiyim, ayda yılda bir Bira anca içerim. Ama bu akşam
yıkılana kadar içmek istiyorum!" dedi. "Pekala, birazdan
görüşürüz!" deyip kalktım ve Birgül'ün evine gittim.
Birgül dünkü
mesajında da belirttiği gibi evde yalnızdı.
Selamlaşıp salona geçtiğimizde, yanıma değil de
karşımdaki koltuğa oturmasına biraz bozulmuştum. Bir
sigara yaktım ve "Evet, seni dinliyorum, ne
konuşacaksın?" dedim. Birgül tedirgin görünüyordu,
"Kısa ve öz konuşacağım. Sevgilimle
barıştığımı Müge söylemiş sana. Seninle seviştiğimizi
sevgilimin bilmesini istemiyorum!" dedi. Ben de, "Sevgilinle nerde
karşılaşacağım ki?" diye sorduğumda,
"Müge ile aranızda geçenleri biliyorum, anlattı bana. Ne
bileyim, hani Müge için geldiğinde falan tesadüfen sevgilim de burda
olursa diye söylüyorum..." dedi.
Birgül'ün
tedirginliğini anlayabiliyordum. Sevgilisiyle evlenme umudu vardı ve
benim bu işe çomak sokabileceğimi düşünüyordu. "Merak etme,
birşey belli etmem, bu konuda için rahat olsun! Şimdi gel buraya,
seni çok özledim, bir sarılayım sana!" deyip elimi uzattım.
Birgül ürkekçe kalkıp yanıma geldiğinde, ayağa kalktım
ve belinden sarılarak kendime çekip, dudaklarına yumuldum. Birgül
bunu beklemiyordu benden, bu kısa konuşmayla aramızdaki
herşeyi bitirdiğini düşünüyor olmalıydı.
Dudaklarından boynuna indiğimde, "Yapma lütfen..." dedi.
Aklı sıra naz yapıyordu orospu. Ben aldırış
etmeden boynunu öpmeye, öperken de götünü eşofmanının üzerinden
avuçlamaya devam ettim.
Yarağım
da kazık gibi olmuştu. Birgül sert yarağımı
hissedince, "Yaa istemiyorum, bırak beni, lütfen... Ben artık
sevgilimle birlikteyim dedim ya sana!" dedi. Sinirlenmiştim,
"Sus amına koduğumun orospusu, seni o boynuzlu sevgilinin gözü
önünde sikerim valla!" deyip kolundan tuttuğum gibi koltuğa
fırlattım. Ve toparlanmasına fırsat vermeden koltuğa
domalttım. Bir elimle ensesini bastırıp, diğer elimle eşofmanıyla
birlikte külodunu sıyırıp, amını okşamaya ve
parmaklamaya başladım. Biraz önce istemediğini söyleyen Birgül
şimdi zevkten kısık kısık inliyordu. Amı vıcık
vıcık sulanmıştı...
"Kımıldama,
kal öyle!" deyip çektim ellerimi ve çabucak pantolonumla boxerimi
çıkardım. Arkasına yanaşıp, yarağımı
amına sokacağımda, "Şu eşofmanımı
çıkarayım bari, böyle rahat değil!" dedi. Ona yardım
ettim, eşofmanını ve külodunu çıkardık. Ben
birşey demeden Birgül yeniden koltuğa domaldı ve
bacaklarını ayırdı. Amına yarağımı köklediğimde
de uzun bir, "Ohhhh!" çekti. Omuzlarından tutup iyice
abanmıştım. Bir süre öyle kenetli kalıp, sonra yavaş
yavaş pompalamaya başladım. Birgül şimdi sesli sesli
inliyordu.
5 dakika sonra
Birgül kendini geriye vurdurmaya başladı, orgazm olmak üzereydi. Ben
de iyice hızlanıp, orgazm ettim onu. Fakat durmadım, amına
pompalamaya da devam ettim. Birgül'ün çığlıkları şimdi
ortalığı yıkıyordu. "Dur, yeter, ben
bittim!" diye bağırıyordu. Ben de boşalmaya
yaklaşmıştım. Aslında amının içine
boşalmayı çok isterdim, ama sakat iş yapmak istemiyordum. Birkaç
kez daha pompalayıp, son anda yarağımı amından
çıkarıp, beline fışkırttım döllerimi...
Yerden Birgül'ün
külodunu alıp, küloduyla önce yarağımı, sonra da Birgül'ün belindeki
dölleri sildim. Birgül döndüğünde halen nefes nefeseydi. Dudaklarıma
yumuldu ve öpüşmeye başladık. Dudaklarımı
kemirircesine öpüşüyordu benimle. Rahat bir 5 dakika ateşlice
öpüştük. Dudaklarımı dudaklarından kurtarıp, artık
gitmem gerektiğini söylediğimde boynuma sarıldı. Demin naz
yapan Birgül, şimdi de gitmemi istemiyordu.
İşimin
olduğunu söyleyip boxerimi ve pantolonumu giydim. Evden çıkmadan
Birgül'e, "Sevgilini ve Müge'yi ayarla da, dördümüz bir akşam yemek
yiyelim, Rakı içelim!" dedim. Birgül de, "Olur ayarlarım! Ama
unutma söz verdin, sevgilime birşey belli etmeyeksin!" diye
tembihledi. Sanki bu konuda bana güvenmiyor gibiydi. Onun bu
tedirginliğini gidermek için, "Merak etme aşkım, söz
verdiysem sözümde dururum ben!" dedim. Birgül biraz da olsa
rahatlamıştı. Dudaklarından öpüp evden çıktım.
Pasaja vardığımda,
Veli beni bekliyordu. Dükkanı kapattı, marketten bir büyük Rakı
alıp, evine gittik...
[Harun]
Köyümüzün Amcıkları
Tüm Bölümleri
|