Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları... (41) (Harun 22 Y., İzmir)
Elçin'e, "Neymiş
şartların?" diye sorduğumda, "Bu olaydan
Atalay'ın haberi olmayacak, o da komisyon diye tutturmasın! Tamam
mı?" dedi. "Tamam, Atalay'ı sorun etme! Başka?"
dedim. Elçin, "Senin tapunu sonra vereceğim, önce
Alexandra'ların satışını sonuçlandırmamız
gerekiyor! Tamam mı?" dedi. "Tamam, başka?" dedim.
Elçin, "Başka şartım yok!" deyip, pis pis
sırıtmaya başladı. "Ne oldu? Niye
sırıtıyorsun pişmiş kelle gibi?" diye sordum.
Elçin, "Alexandra'lardan parayı aldıktan sonra 3 tane daha Villa
yapmayı düşünüyorum! Onlara da müşteri bulursan, satılan
Villa başına 50.000 Euronu alırsın! Anlaştık
mı?" dedi. Hiç düşünmeden kabul ettim.
Elçin gülümseyerek,
"Şimdi keyfin yerine geldi mi aşkım?" diye sorunca,
"Hemde nasıl!" deyip, busefer ben yumuldum onun
dudaklarına. Nefeslerimiz kesilene kadar öpüştük. Sonra Elçin'in
göğüsleriyle ilgilendim uzunca bir süre. Emdim, yaladım, öptüm,
yoğurdum göğüslerini. Ordan da amına indim. Bilmiyorum, belki de
yarım saatten fazla yaladım amını. Elçin zincirleme orgazm
olmaktan bayılacak dereceye gelmişti, artık sikmem için
yalvarıyor ve beni üstüne çekmeye çalışıyordu.
Doğrusu benim yarak da
sabırsızlanıyordu. Doğruldum, bacaklarının
arasında yerimi alıp, yarağımı yavaşça soktum
vıcık vıcık olmuş amına. Elçin inleyerek
bacaklarını belime doladı. Beni adeta içine hapsetmek istiyor
gibiydi. O pozisyonda biraz amına pompaladım, ama pek rahat edemedim
ve "En sevdiğin pozisyon bu mu?" diye sordum. Elçin, "Yoo,
ata binmeyi çok seviyorum!" dedi. Domalma pozisyonu deseydi daha güzel olacaktı,
ama domalma pozisyonunda sadece ben çalışacaktım, onun için sesimi
çıkarmadım. Pozisyon değiştirdik, ben alta yattım,
Elçin üstüme çıktı. Gözlerimin içine baygın baygın bakarak
yarağımı amına yerleştirdi ve oturup kalkmaya
başladı...
Elçin orgazm olmaya
yaklaşınca yavaşlıyor, hatta bazen duruyor, bir süre sonra
yeniden hızlanıyordu. Benim birşey yapmama gerek yoktu, Elçin
kendi kendini sikiyordu. Ben sadece gözlerimi kapayıp zevkten inlerken, şu
anda Yeter'le sikiştiğimi hayal ediyordum. Öyle bir
mayışmıştım ki, nerdeyse uyuyacaktım...
Elçin'in, "Ben bittim
aşkım, hadi sen de boşal!" demesiyle kendime geldim ve
"İn üstümden, yüzüstü yat!" dedim. Elçin yüzünü buruşturup,
"Yaa, götümü mü sikeceksin?" diye sordu. "Hayır,
amını sikeceğim!" dediğimde, gülümseyerek, "Seni
çok seviyorum aşkım!" diyerek indi ve yüzüstü yattı ve
poposunu yükseltti. Ben de amına geçirdim yarağımı ve
hızlı hızlı sikip, içine boşaldım. Ensesini ve
omuzbaşlarını öpüp, yine harika sikiştiğini söyleyip
kalktım üstünden. Elçin'i yan döndürüp, ben de arkasından
sarıldım. 66 pozisyonunda yatıp uykuya
dalacağımızda Elçin ne düşünüyordu bilmiyordum, ama ben
Yeter'i düşünüyordum...
Ertesi gün, uzun sürecek bir
koşuşturma maratonu başladı. Yabancıların Türkiye'de
mülk edinmelerinin farklı prosedürleri olduğunu duymuştum, ama
bukadar uzun süreceğini bilmiyordum. Elçin'le birlikte ben de
yardımcı oldum ve 3 haftalık koşuşturmanın
ardından, sonunda Alexandra'lar tapularını alabildiler.
Villalarını dayayıp döşedikten sonra otelden
ayrılıp, Yeter'le birlikte yeni Villalarına
taşındılar. Ayrıca birde küçük bir araba satın
aldılar, kendi başlarına sağa sola gidip gelebilmek için...
Bu arada, Şaheste benimle
hiç konuşmadan ve vedalaşmadan İstanbul'a dönmüştü... Bir
başka gelişme ise, Firdevs'in Veli ile nişanlanması oldu,
fakat nişana ben gidemedim... Yeter Bilgisayar kursunun
yanısıra, Liseye de başlamıştı... İdris ise Hüsniye'yi
nedense Bilgisayar kursuna göndermekten vaz geçmişti...
Artık öteki Villayı
da benim alacağımı millete duyurmanın zamanı
gelmişti. Önce Nurcan'ı arayıp konuştum ve bana vermiş
olduğu parayla Villa alacağımı söyledim. Nurcan ise,
"Tamam aşkım al, ama biliyorsun bizimkilerin bu paradan
haberleri yok! Onun için taksitle alacağımızı söyleyelim,
hem böylelikle babamdan para da tırtıklarız! Hatta ben babamla
bir konuşayım, peşinat için para lazım diyeyim,
bakalım nekadar koparabileceğim! Ben seni akşam
ararım!" dedi. Kafama yatmıştı bu fikir.
Alexandra'lara da söyledim yakında komşu olacağımızı,
çok sevindiler.
Ama akşama Nurcan beni
aradığında morali bozuktu. Babası, peşinat için para
vermeyi bir kenara bırak, sinirinden küplere binmiş, (Ben size
apartmandan daire vereceğim, daha ne Villa boku yiyorsunuz! Haa, illa alacağız
diyorsanız, alın! Ama benden Zırnık çalışmaz!)
demiş. Ramazan çavuştan da anca böyle bir tepki beklenirdi. Nurcan'a,
"Ee, şimdi ne olacak?" dediğimde, "Birkaç gün bekle
aşkım, ben annemle konuşurum, merak etme, annem razı eder
babamı!" dedi...
Nurcan'ı kırmamak
için birkaç gün bekleyecektim. Ama doğrusu Ramazan çavuşun ne
dediği, ne düşündüğü hiç sikimde değildi. Nasıl olsa
Villa cebimde sayılırdı. Villa alacağımı kendi
anneme babama da söylemek için köyümüze gittim. Annemlere ayrıca, kasabada
Part-time Bilgisayar dersi vereceğimden de bahsettim... Epeyden beridir
Elçin'de yatıyordum, ama bu gece burda yatacaktım. Annemlerle
akşam yemeğini yedikten sonra, kahvehaneye arkadaşları
görmeye diye evden çıktım...
İdris'in evinin önünden
geçerken, Hüsniye'yi kursa göndermekten neden vazgeçtiği kafama
takıldı. İdris'le konuşmak istiyordum. Çaldım
kapılarını. Kapıyı Neriman açtı, İdris'in
İzmir'de olduğunu söyledi. Ama bunu söylerken İdris'e
kızgın gibiydi. "Kapıda durma Harun, gel buyur, geç
içeriye, çay kahve birşeyler yapayım sana!" dediğinde, ben
de en azından Hüsniye'yi görür ve konuşurum düşüncesiyle girdim
içeriye...
Salonda çocukları
vardı, ama Hüsniye'yi göremedim. Neriman'a, "Hüsniye yok mu?"
diye sorduğumda, "Hüsniye biraz önce sizin Mürüvete oturmaya
gitti." dedi. Ben de, "Ohalde bana müsade, başka zaman
uğrarım! Şimdi İdris yok, Hüsniye de yok, benim buraya
geldiğimi komşulardan gören falan olduysa, yanlış
anlaşılır!" dedim. Ama Neriman, "Siktir et, nasıl
anlaşılırsa anlaşılsın! Kahve yapayım da
içelim! Mutfağa gel, hem biraz da dertleşiriz!" dedi. Bu
durumdan biraz rahatsız olmuştum, ama Neriman'ın ne konuda
dertleşeceğini de merak ediyordum. Hem, Neriman evli barklı,
çoluklu çocuklu bir kadın olduğu halde dedikodu çıkma
ihtimalinden çekinmiyorsa, ben erkek halimle niye çekinecektim ki?
Neriman çocuklara Televizyondan
bir çizgifilm kanalı açtı ve salonun kapısını
kapadı, mutfağa geçtik. Sandalyeye oturdum ve kahve yapan
Neriman'ı izlemeye koyuldum. Değirmen taşı gibi bir götü
vardı. Arada sırada dönüp konuşuyordu benimle. Göbeği kat
kat idi, sanki 3-4 tane can simidini üstüste koymuşlar gibiydi. Biraz Yeter
hakkında konuştuk, Yeter'in durumuna çok seviniyordu. Hüsniye'yi
neden kursa göndermediklerini sordum, ama bunu Neriman da bilmiyordu...
Kahvelerimizi içerken,
İdris'in İzmir'de ne işi olduğunu sordum. "Ne işi
olacak, Alexandra'nın verdiği parayı yemeye gitti,
Zıkkımın kökünü yiyesice!" dedi. Anlaşılan
İdris'ten epey bir dertliydi. Ben bir sigara yaktığımda,
kültablasını kendi önüne doğru çekip, "Bir tane de bana ver
şu meretten!" dedi. Bir sigara verip yaktım ve "Nasıl
yiyor paraları? Kumar mı oynuyor? İçki mi içiyor?" diye
sordum. Neriman iç çekerek, "Boyu devrilesicenin İzmir'de dostu var!
Eline geçen her kuruşu gidip onunla yiyip geliyor! Abisinin Alamanyadan
gönderdiği paralar da hep böyle heba olup gitti!" dedi...
Neriman öyle ahım
şahım güzel bir kadın olmasada, niyetimi bozmak üzereydim.
Yoklama çekmek amacıyla, "Yani burda gül gibi karısı
dururken yapılır mı bu hiç! Varsan baksan, dostu senin kadar
güzel bile değildir!" dedim. Neriman dizime şakadan vurarak,
"Çok kötüsün Harun! Bunu benim moralmanımı düzeltmek için
söylüyorsun, değil mi?" dedi. "Yok valla, gerçekten güzel ve
çekici bir kadınsın! Ben senin kocan olsaydım, bırak
başka kadınlara bakmayı, seninle sabah akşam yataktan
çıkmazdım!" dedim. Neriman bu son söylediğimin ne anlama
geldiğini anlamış ve eli ayağına
dolaşmıştı. Sigarasını söndürüp, elindeki
fincanı masaya koyarken az kalsın yere düşürüyordu. Fazla
birşey söylememiştim aslında, ama belki de Neriman'ın
hayatında hiç duymadığı iltifatlardı bunlar.
Ben de fincanımı
bırakıp, sigaramı söndürdüm ve "Neyse, ben artık
gitsem iyi olacak!" dedim. Neriman koluma yapışıp,
"Yaa, çok kötüsün Harun! Niye gidiyorsun? Ne güzel konuşuyorduk
işte!" dedi. Neriman attığım oltaya
takılmıştı, şimdi oltanın ipini çekmem
lazımdı. Elimi bacağına koyup, "Aslında gitmeyi
hiç istemiyorum, ama gitmezsem sadece konuşmak yetmeyecek bana! Ayrıca
biraz da huzursuzum, komşulardan çatkapı gelen falan olursa, bizi
böyle başbaşa ve samimi bir şekilde görmelerini istemem. Hem
içerde çocuklar var, Hüsniye de her an gelebilir!" dedim. Neriman
heyecanla, "Çocukları merak etme, Televizyonun başından
kalkmaz onlar! Hüsniye'nin de huyunu biliyorum, gittiği yerden 3-4 saatten
evel gelmez! Sen rahat ol! Ama istersen odaya da geçebiliriz?" dedi.
Neriman'ın hızı şaşırtmıştı
beni!
"Tamam, olur!" dedim,
kalktık. Neriman önümden gidip, bir
odanın kapısını açtı,
ışığını yakıp, "Sen gir, ben çocuklara
bakıp geliyorum!" dedi. Odaya girdim. Beni soktuğu oda kendi
yatakodasıydı. Yatağın üstüne oturup beklemeye
başladım. Bu arada yarağım da sikilecek am kokusunu
almış ve kazık gibi olmuştu. Az sonra Neriman geldi, elinde
benim ayakkabılarım vardı. Kapıyı kilitledi ve
gülümseyerek geldi, ayakkabılarımı yatağın altına
koydu. Bu da onun bu işlerde tecrübeli olduğunu gösteriyordu.
Kimbilir bu yatakta İdris'i kaç kere boynuzlamıştı!
Neriman yanıma oturup,
heyecanla, "Ee, ne konuşuyorduk?" dedi. Yatakodasına
konuşmaya gelmediğimizi aslında kendisi de biliyordu. Bu
sorusuna cevap bile vermedim, elimi inek memesi gibi göğsüne atıp,
aynı zamanda da dudaklarına yumuldum. Yeter'in aksine, Neriman
öpüşme konusunda oldukça tecrübeliydi. Göğüslerini biraz
yoğurduktan sonra, elimi şalvarından içeriye daldırıp,
külotunun içine soktum. Elime hafif kıllı, fakat kocaman bir am
geldi. Bu arada halen öpüşüyorduk. Amını biraz avuçladıktan
sonra, iki parmağımı birden içine soktum. Fırın gibi
yanan amının içi vıcık vıcık olmuştu...
Biraz amını parmakladıktan
sonra elimi çektim ve "Soyun!" deyip, kendim soyunmaya
başladım. Neriman, "Işığı söndür!"
dedi. Kalktım ışığı söndürüp geldim. Az sonra
ikimiz de çırılçıplak yatıyorduk yatakta. Ben
Neriman'ın terlemiş göğüslerini emerken, o da elini
yarağıma atmış, sıvazlıyordu. İkimiz de
konuşmuyorduk, zaten konuşmaya gerek de yoktu. Sadece Neriman'ın
inleme sesleri vardı odada. Göğüslerinden sonra bıngıl
bıngıl titreyen göbeğiyle oynadım biraz. Ordan
aşağı kayıp, yine terlemiş amını yalamaya
başladığımda ise Neriman'ın inlemeleri arttı.
Biryandan da düşünüyordum, acaba daha önce bunun amını hiç yalayan
oldu mu diye. Neriman'ı orgazm edene kadar devam ettim hafif sidik
tadı olan amını yalamaya...
Sonra tekrar yukarı
kayıp, kulağına, "Sen de benimkini yalamak ister misin
aşkım?" diye sordum. Neriman sanki bunu sormamı
bekliyormuşçasına, birşey demeden hemen doğruldu ve
yarağıma yumuldu. Neriman beni birkez daha
şaşırtmıştı, çok ustaca yalıyordu
yarağımı. Acaba bunu kimden öğrendi diye düşünmeden
edemedim. Yarağımı yalarken taşaklarımı da
okşuyordu. Sesimi çıkarmasam beni yalayarak boşaltacak gibiydi.
"Tamam aşkım, yat hadi!" dedim. Neriman
ağzını elinin sırtıyla silerek yattı ve bacaklarını
ayırdı.
Bacaklarının
arasına girdim, yarağımı elimle tutup
amına geçirdim. Ve sikmeye başladım. Ama böyle tam kökleyemiyordum, göbeği
engel oluyordu. Bacak omuzda sikmeye karar verdim. Yarağımı
çekip, bir bacağını kaldırdığımda, ben
birşey demeden Neriman da öteki bacağını kaldırıp
omzuma attı. Yani biliyordu bacak omuza pozisyonunu. Böyle daha iyi
sikebiliyordum amını, şimdi tam kökleyebiliyordum. Neriman
altımda iki büklüm katlanmıştı ve her köklediğimde,
"Iğıhhh!" diye inliyordu...
10 dakikadan fazladır
sikiyordum ve yavaş yavaş boşalmaya yaklaşıyordum.
Neriman birkez daha orgazm oldu mu, olmadı mı
anlamamıştım, ama doğrusu umurumda da değildi.
Dışarıya boşalmak istemiyordum, ama amına da
boşalıp başıma bela almak istemiyordum. Durdum ve pozisyon
bozmadan yarağımı amından çıkardım, göt
deliğine sokmaya çalıştım. Neriman
anlamıştı, hemen elini alttan atıp yarağımı
yakaladı ve göt deliğine ayarladı. Bana sadece yüklenmek
kalmıştı. Neriman yine, "Iğıhhh!" diye
inledi. Tek seferde köklemiştim götüne. Neriman götten sikişmeye de
alışıktı. Fakat uzun sikemedim, sadece birkaç kez
pompalamayla boşaldım götünün içine...
Neriman bacaklarını
omzumdan indireceğinde engel oldum, yarağım sertliğini
kaybetmeden götüne pompalamaya devam ettim. Bir 5 dakika kadar siktikten sonra
yarağımı götünden çıkarıp, bacaklarını
indirdim ve "Domal aşkım!" dedim. Neriman kendisinden hiç
beklenmeyecek bir çeviklikle yüzüstü dönüp, dörtayak domaldı. Göt
deliği kapanmadan yeniden geçirdim götüne ve sikmeye devam ettim...
Yarağım sertliğini kaybedince götünden çıktım ve
kendimi yatağa attım. Neriman da hemen yanıma uzandı ve
"Hoşuna gitti mi? Beğendin mi?" diye sordu.
Dudaklarından öpüp, "Beğenmek ne kelime aşkım,
bayıldım! Çok güzel sikişiyorsun! Şu ana kadar
sikiştiğim en ateşli kadın sensin!" dediğimde,
Neriman, "Sen de çok güzel sikişiyorsun erkeğim!" diyerek
beni şaşırttı.
Biraz öyle yatıp kendimize
geldikten sonra, Neriman yataktan indi, elbiselerimi toplayıp elime verdi
ve yatağın altından da ayakkabılarımı çıkardı.
Bu hareketi resmen (Giyin ve git!) demek oluyordu. Bozuntuya vermemeye
çalışarak giyindim. Neriman da giyindi. Odadan çıkacağımızda,
Neriman, "Şeyy Harun... İdris eve hiç para bırakmadı...
varsa biraz verebilir misin?" dediğinde, kendimi genelevde
gibi hissettim. Sanki Neriman benden Vizite ücreti istiyordu! Bozulduğumu
belli etmemeye çalışarak, "Tabii, sorun değil!" deyip
cüzdanımı çıkardım ve genelevdeki orospulara verdiğim miktar kadar para verdim. Neriman, "Teşekkür ederim
erkeğim, çok Bonkörsün!" deyip dudağımı öptü. Neriman'ın yanından ayrılıp,
kahvehaneye gittiğimde kafam halen karışıktı, ne
düşüneceğimi bilemiyordum...
2 gün sonra Nurcan beni arayıp,
güzel haberi verdi. Peşinat için babasından 40.000 Euro koparmakla
kalmamış, taksitler için de her ay 1.000 Euro sözü
almıştı. Ama beni bundan daha çok heyecanlandıran haber, bu
40.000 Euroyu kaynanamın getirecek olmasıydı. Ramazan çavuşun
Almanya'da ne dolaplar çevirdiğini bilmiyordum, ama bu paradan
bankanın, dolayısıyla da vergi dairesinin haberdar
olmasını istemediği açıktı...
Nurcan annesi için uçak
biletini ayarlayıp, bana gününü saatini bildirdiğinde, benim de
heyecanım artmıştı. İlk işim Alexandra'dan
kaynanamın videosunu alıp, kopyalamak oldu. Sonra da gidip kasabadaki
dairemde defalarca izledim videoyu. Alexandra'nın dediği kadar varmış
kaynanam, izlerken 3 defa 31 çektim...
[Harun]
Köyümüzün Amcıkları
Tüm Bölümleri
|