Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları... (49) (Harun 22 Y., İzmir)
Nezahat döllerimi yuttuktan
sonra, "Hoşuna gitti mi canım?" diye sordu ve
yarağımdan çıkmakta olan son damlaları da yaladı.
Doğrusu hayatımda ondan çok daha güzel sakso çeken kadınlar
olmuştu. Ama yine de, "Valla okadar karı kız siktim, ama
senin gibi sakso çekeni görmedim! Tek kelimeyle müthişsin!" dedim. Bu
söylediğimin onu nekadar mutlu ettiği yüzünde beliren gülümsemeden
okunuyordu. Bana sarılıp, başını göğsüme
yasladı. Şefkate ihtiyacı olan Kedi gibiydi. Saçlarını
okşadım, sırtını sıvazladım. Konuşmadan
o şekilde kaldık bir süre...
Akşamdan beridir sigara ve kahve
içmemiştim. "Hadi Türk kahvesi yap ta içelim aşkım!"
dedim. Nezahat başını kaldırıp pis pis
sırıtınca, "Ne oldu? Kahve yapmasını
bilmiyor musun yoksa?" diye sordum. Nezahat yine sırıtarak,
"Bilmez olurmuyum, hemen yapıyorum, AŞKIM!" deyip
kalktı. Kullandığım 'Aşkım' kelimesine sevindirik
olmuştu. Nezahat kahveleri yaparken ben de yatakodasından sigaramla
çakmağımı almaya gittim. Gitmişken telefonuma da
baktım. Lerzan'dan bir mesaj vardı, beni otelin barında
bekleyeceğini yazmıştı. Bir mesaj da Ramazan çavuştan
gelmişti. Yine kendisini aramamı istiyordu...
Nezahat kahveleri
getirdiğinde bir sigara yaktım. Kahveyle sigara iyi gidiyordu.
İçip bitirdikten sonra, "Aşkım, şu makineye bir bak
da, donumun işi bittiyse ben gideyim!" dedim. Nezahat, "Tamam,
bakıyorum!" diyerek isteksiz isteksiz kalktı, banyoya gitti. Az
sonra geri geldi, "Yıkamayı bitirmiş kurutmaya geçmiş,
2 dakikada kurur!" deyip kucağıma oturdu, dudaklarımı,
boynumu, boğazımı öpmeye başladı. Anlaşılan
son fırsatı değerlendirmek istiyordu. Kendisi bilmiyordu, ama
onunla sikişmeyi ben ondan daha çok istiyordum. Fazla naz yapmadım,
öpmelerine karşılık verdim ve yiyişmeye
başladık...
Yiyişirken
yarağım da yeniden kazık gibi olmuştu. Nezahat
kucağımdan inip yarağımı yalamaya
başlayınca, "Aşkım ben de senin amını
yalamak istiyorum, yatağa geçelim mi?" dedim. Nezahat, "Tamam
aşkım!" dedi, gözleri parlıyordu. Bornozu çıkarıp
koltuğa bıraktım ve birbirimize sarılarak yatakodasına
gittik.
Yatağa uzandım ve
Nezahat'in soyunmasını izledim. Üzerindekileri bir çırpıda
çıkarıp, çırılçıplak kaldı. Yatağa
yanıma uzanacağında, "69 yapalım
aşkım!" dedim. Amı ağzıma gelecek şekilde
üzerime geldi. Bacaklarından çekip amını ağzıma iyice
yaklaştırdım. Ve çoktan vıcık vıcık olmuş
amını yalamaya başladım. Nezahat da hemen
yarağımı emmeye koyuldu. Nezahat'in amının
dudakları Lerzan'ınkilerden daha küçük ve daha düzgündü.
Amının kısa kılları ise ağzıma burnuma
batıyordu. Yine de iştahla yalıyordum amını...
Nezahat bir süre sonra
yarağımı yalamayı bırakıp, amını
ağzıma iyice bastırmaya başladı. İniltileri de
yükselmişti, orgazm olmak üzereydi galiba.
Başparmağımı göt deliğine sokacağımda,
"Dur bir saniye aşkım!" dedi. İçimden (Ne oldu
amına koyum, sen de mi işemeye gideceksin!) diye geçirdim. Nezahat
üstümden kalkıp çekmeceye uzandı. Anal Plug'u alıp,
ağzında ıslattıktan sonra, "Al bunu sok götüme!"
diyerek verdi ve yeniden 69 olacak şekilde çıktı üstüme.
Biraz uğraşmayla Anal
Plug'u götüne sokabildim. Amını yalamaya da devam edince, Nezahat bir
süre sonra anlaşılmaz sesler çıkararak orgazm
oldu. Ağzım yüzüm amsuyuna bulanmıştı... Titremesi
geçince kalktı üzerimden, dönüp tekrar üzerime uzandı,
amını yarağımın üzerine bastırarak,
dudaklarıma yumuldu. Dudaklarımı kemirirken, sanki
amını yalayarak orgazm ettiğim için
minnettarlığını gösterir gibiydi. Anal Plug ise halen
götündeydi...
Elimi aramıza sokup
yarağımı tuttuğumda, artık sikmek istediğimi
anlamıştı. Doğrulup yarağımı kendi eliyle
amının girişine yerleştirip, 'Ohhhh!' diye uzun bir inlemeyle
aldı amına. Ve öne eğilerek yeniden dudaklarıma yumuldu.
Biraz öpüştükten sonra hafif hafif ileri geri salınmaya
başladı. Salınmaları gittikçe hızlanıyordu.
İnlemeleri de buna paralel olarak yükseliyordu. Bir süreden sonra
artık üzerimde resmen hoplamaya başladı. Bense altında
hareketsiz yatmaktan başka birşey yapmıyordum. Gücümü, birazdan
götünü sikerken kullanacaktım...
Nezahat niyahet birkez daha
orgazm oldu, ama üzerimde hoplamaktan da yorulmuştu. "Kalk,
domal!" dedim. Üzerimden inip hemen dörtayak oldu. Arkasına geçtim.
Götünden Anal Plug'u yavaşça çekip çıkardım. Göt deliği nerdeyse
Rakı bardağının ağzı kadar
genişlemişti. Anal Plug'u komodinin üzerine bırakıp, göt
deliği tam kapanmadan yarağımı soktum götüne. Ve sikmeye
başladım götünü...
Çabuk boşalırım
sanıyordum, ama öyle olmadı, götünü 20-25 dakika siktim, hatta
yorulmasaydım rahat bir yarım saat daha sikebilirdim. Kendimi
boşalmaya odaklayıp, kenetlendim ve boşaldım götünün içine.
Nezahat, "Hemen çıkma aşkım, kal içimde!" dedi. Zaten
hemen çıkmaya niyetim yoktu, "Tamam aşkım!" dedim.
Yarağım götünün içinde sertliğini kaybedene kadar bekledim.
Yarağımı çıkarıp, göt deliğinin
kapanışını izledim birkaç saniye. Sonra uzandım
yatağa. Nezahat da yanıma uzanıp, dudaklarıma yumuldu,
öpüştük bir süre...
Oynadığım
Tiyatronun senaryosuna sadık kalmak için, "Sikiştiğimizden
Lerzan'ın haberi olmasın aşkım! Valla duyarsa, Hacı
Murat'tan ve Gecekondu'dan olacağım gibi, harçlığımdan
da olurum!" dedim. Nezahat bozulmuştu, "Bak halen Lerzan
orospusunun lafını ediyorsun! Sana param var dedim, malım mülküm
var dedim! O orospunun 3 dairesi varsa, benim sadece bu apartmanda 8 dairem
var! O orospunun 3 kuruşu varsa, benim onun sülalesini 10 kere satın
alacak servetim var! Siktir et o orospuyu, neye ihtiyacın varsa ben
alırım sana, harçlığını da fazlasıyla
veririm! Tamam mı aşkım?" dedi.
O ana kadar Nezahat'ten para koparma işini ciddiye almıyordum, ama bu son söyledikleriyle olaya
bakış açım değişmişti, uzun vadeli
düşünürsem epey bir para tırtıklayabilirdim.
"Tamam değil aşkım! Ben seninle para için sikişmedim,
senden duygusal olarak etkilendiğim için sikiştim! Kapıda seni
ilk gördüğüm anda içim eridi, farkına varmadın mı bunun?
Parası için siktiğim kadınların hiçbirinde bu duygu
yoğunluğunu yaşamadım! Sen onlar gibi değilsin, senin
bendeki yerin bambaşka! Onun için senin tek kuruşunu dahi
istemiyorum! Merak etme, başımın çaresine bakarım ben, Lerzan'dan alamasam bile,
parasını alacağım Lerzan gibi bir sürü kadın var
piyasada!" dedim.
Nezahat
duygulamıştı, "Canım benim, seni seviyorum!"
diyerek öptü beni. Ben de saf ayağına yatıp, "Ben de seni
seviyorum aşkım, ama sana bir itirafta bulunmam gerekiyor. Benim Köyde
bir yavuklum var. Beşik kertmesi yapmışlar zamanında.
Okulum bitince onunla evlenmem gerekiyor. Yani seninle evlenemem!" dedim.
Nezahat bir kahkaha atıp, "İlahi Harun, sana evlenelim diyen mi
oldu şimdi? Lerzan senin için çok saf demişti de
inanmamıştım. Ama doğru söylüyormuş, hakikaten de çok
safsın, hemde çok! Millet paramın hatırına benimle evlenebilmek
için götünü yırtıyor, sen ise evlenemem diyorsun! Şu anda senin
yerinde bir başkası olsaydı, binbir yalanla beni
kendisiyle evlenmeye ikna etmeye çalışırdı!" dedi.
Saf numarasını sürdürüp,
"Ne bileyim, beni sevdiğini söyledin, ben de seni seviyorum! Benim
bildiğim, birbirini seven insanlar sonunda evlenirler! Hani ilerde hayal
kırıklığına uğrama, üzülme diye durumumu
açıklama gereğini hissettim sadece!" dedim. Nezahat,
"Canım benim, şimdi seni daha çok seviyorum!" diyerek bir
öpücük daha kondurdu dudaklarıma. Biraz daha konuştuk, bana yavuklum hakkında sorular falan sordu. Ben de güzel bir hikaye uydurdum,
yavuklumla evlenebilmek için para biriktirmem gerektiğini, kızın
babasının çok başlık parası istediğini, 3 gün 3
gece sürecek bir düğün yapmamı istediğini, ev istediğini,
eşya istediğini falan anlattım...
Nezahat, "Aşkım
bana kızma ama, sana parasal yardımda bulunacağım! Yarın
geliyorsun, bankaya gidiyoruz! Tamam mı?" dedi. "Yok, böyle
birşeyi asla kabul edemem!" dedim. Nezahat, "O siktiğin
orospuların parası para da, benimki para değil mi? Beni
seviyorsan hiç itiraz etmeyeceksin! Kabul etmezsen valla birdaha hiç
konuşmam seninle, yüzümü bile göremezsin!" dedi. "Buna
dayanamam!" dediğimde, "Ohalde yarın geliyorsun ve bankaya
gidiyoruz!" dedi. "Tamam, ama yarın olmaz, yarın
sınavım var! Hatta önümüzdeki hafta da gelemem, sınav
haftasına girdik, derslerime çalışmam gerek!" dedim.
"Ohalde sınavların bitince gelirsin!" dedi. Kabul ettim.
Saatime bakıp, gitmem
gerektiğini, gecikirsem dolmuş bulamayacağımı
söyledim. Kalktık, birlikte çabucak bir duş aldık. Ben giyindim.
Telefon numaralarımızı verdik birbirimize. Ayakkabılarımı
giyerken, Nezahat, "Lerzan orospusunun verdiği
harçlığı unuttun!" deyip gitti getirdi parayı. Ben de
içinden sadece Dolmuş parası aldım ve "Gerisi sende
dursun aşkım, yanıma alırsam 2 günde harcar bitiririm ben
bu parayı!" dedim. "Saçmalama, al şu parayı, para
harcamak içindir, harcayacaksın tabii! Dolmuşa falan binme, Taksiyle
git! Merak etme, birdaha geldiğinde sana harçlığını
fazlasıyla vereceğim!" diyerek parayı cebime zorla soktu.
Uzun uzun öpüştükten sonra ayrıldım ordan...
Otele döndüğümde ilk
işim Barda beni bekleyen Lerzan'ın yanına gitmek oldu. Ama
Lerzan'ın suratı turşu satıyordu. Selamlaşmaya bile fırsat vermeden, "Nerde
kaldın be! Valla 2 dakika daha gelmeseydin yatmaya gidecektim! Niye
bukadar uzattın işi? Sana vur dediysek öldür demedik! Orospunun 8
aylık yarak hasretini bir seferde mi giderdin?" diye bir fırça
attı. Ben de, "Ne yapayım, sikiştikten sonra işi
duygusala bağladık!" dedim ve tüm
konuştuklarımızı anlattım...
Nezahat'in gerçekten 8 tane
dairesi olup olmadığını sordum. Lerzan, "Var tabii!
Ama bunlar daha birşey değil! Ayrıldığı
kocası İzmir'in ünlü Müteahhitlerinden. Sayısını ve
nerde olduklarını bilmiyorum ama, adam Nezahat'i boşanmaya ikna
edebilmek için bir sürü daire vermek zorunda kaldı! Değilse Nezahat
boşanmayacaktı!" dedi ve niye boşandıklarını
da anlattı. Nezahat'in kocası bir akrabalarının 17
yaşındaki kızını Stajer olarak işe
almış ve aralarında bir ilişki başlamış.
Kız hamile kalınca da adam kızla evlenebilmek için Nezahat'ten
boşanmak zorunda kalmış...
Lerzan bu arada Nezahat'in 3
tane çocuğu olduğunu da söyledi. İki oğlu ve bir
kızı varmış. Oğlunun biri Amerika'da, biri de
Norveç'te yaşıyormuş. Kızı ise İstanbul'da
üniversitede okuyormuş. "Kızı güzel mi bari?" diye
sorduğumda, Lerzan, "Güzel olsa ne yapacaksın? Siktir et
kızını! Sen benim lafımı dinle ve Nezahat'a
yüklen!" deyip, bazı Stratejik bilgiler verdi. Biraz daha
konuştuk ve kalktık. Lerzan yatmaya gitti. Ben de lobiye geçtim,
sakin bir köşeye oturup Ramazan çavuşu aradım.
Ramazan çavuş
arabanın bu sabah gümrüğe geldiğini, Takipçinin işlemlere
başladığını ve muhtemelen yarın öğleden önce
arabayı teslim alabileceğimi söyledi. Ardından da, "Siz ne
yaptınız? Kaynananın ruh hali nasıl? Ogün odayı
değiştirdiniz mi, aynı odada mı kalıyorsunuz
şimdi?" diye sordu. Bu soruların amacı başkaydı. Açık
açık soramıyordu, ama aslında sikişip
sikişmediğimizi öğrenmek istiyordu. Kimbilir, belki sikişmemizin
kaçınılmaz olduğunu çoktan kabullenmişti ve belkide bundan tahrik
bile oluyordu.
Ramazan çavuşu iyice
çileden çıkarmaya karar verdim. "Aynı odada kalıyoruz
kalmasına da, beni rahatsız eden bazı şeyler var..."
deyip sustum. Ramazan çavuş hemen, "Nedir? Nelerden rahatsız oluyorsun
mesela?" diye sordu. Ben de, "Mesela ben iki ayrı yatağı
olan bir odaya geçeceğimizi sanıyordum, ama kaynanamın ısrarıyla
tek yataklı bir odaya geçtik, yalnız uyuyamıyormuş!"
dedim.
Ramazan çavuş heyecanla,
"Hee, yalnız uyuyamaz o! Koca yatağa
sığamadınız mı da rahatsız oluyorsun? Yoksa uyurken
horluyor mu?" dedi. "Yok horlamıyor, ama... Nasıl
söyleyeceğimi bilmiyorum... Gecelik falan giymeden, sadece donla ve sütyenle giriyor
yatağa!" dedim. Ramazan çavuş,
"Haruncuğum, sen üniversitede okuyorsun, ama kadınların
geçirdiği dönemler hakkında hiçbir bilgin yok! O yaştaki
kadınlar Menopoz olur, Menopozdaki kadınları da bazen ateş basar!
Kaynanan da o nedenle gecelik falan giymiyordur! Başka rahatsız olduğun
şeyler var mı?" dedi.
"Var... Nasıl desem...
Çok hoyrat uyuyor... bazen eli ayağı oramda buramda geziniyor! Bir de
uykusunda sayıklama huyu var, bana sarılıp 'Aşkım,
kocacığım, seni çok seviyorum!' gibi şeyler
sayıklıyor!" dedim. Ramazan çavuş, "Haruncuğum
kalbini bozma hemen, uykusunda ne yaptığını bilmiyordur,
eli ayağı ise kazara değmiştir! Sayıkladıklarını
da üstüne alınma, beni özlemiştir ve uykusunda seni ben sanıyordur!"
dedi. İçimden (Bu söylediklerine kendin de inanmıyorsun,
avradını siktiğimin pezevengi!) diye küfürü bastım.
Ramazan çavuş, "Neyseki
yarın bu rahatsızlıklardan kurtuluyorsun Haruncuğum, arabayı teslim alınca hemen köye gidersiniz, köyde mecburen ayrı odada yatacak! Bir yaramazlık
olursa beni ara!" deyip kapadı telefonu. Konuştuklarımızla Ramazan çavuşun sikinin kalkıp kalkmadığını
bilmiyordum, ama benimki çadırı kurmuştu. Belli olmasın
diye elimi cebime sokup ayrıldım lobiden, direkt yukarı
çıktım. Odaya girdiğimde kaynanamın götünde Pireler uçuşuyordu...
[Harun]
Köyümüzün Amcıkları
Tüm Bölümleri
|