Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları... (62) (Harun 22 Y., İzmir)
Köye varınca direkt eve gittim. Anneme ve babama gelişmeleri
(bilmeleri gerektiği kadarıyla) anlattım... Komşu
kadınlar anneme çaya gelince, babam kahvehaneye gitti. Ben de Laptopumu
alıp bodrum kata indim. Telefonumla çekilen görüntüleri Laptopuma
yedekleyip, telefonum kapalıyken gelen arama ve mesajları
inceleyecektim. Onlarca kişiden bir sürü arama ve mesaj vardı. Bunların
arasında Şaheste'nin de ismini görünce çok heyecanlandım.
Şaheste defalarca kez aramış, ardından da üçer beşer
dakika aralıklarla mesajlar göndermişti:
"Aradım telefonun
kapalıydı, beni arasana!"
"Niye aramıyorsun
beni?"
"Beni ara, seninle
konuşmak istiyorum!"
"Annem kasabaya gitti,
odama gel konuşalım!"
"Yaa, niye böyle
yapıyorsun? Ara beni!"
"Beni sevmiyor musun
artık?"
"Ben seni halen deli gibi
seviyorum!"
"Lütfen ara beni
aşkım!"
"Seni çok özledim!"
"Sensizliğe
dayanamıyorum artık, lütfen barışalım!"
"Biliyorum, sana
haksızlık ettim!"
"Affet beni! Özür diledim
bak, hadi ara aşkım!"
"Beni birazcık
seviyorsan ara lütfen!"
Bunları okuduktan sonra içimden (Hay beynimi sikeyim!) dedim. Ama
bu aşamadan sonra Gülşen hanıma gidip
(Şaheste ile birbirimizi deli gibi seviyoruz!) diyemezdim.
Kadıncağız hele bir de Şaheste'nin kızlığını bozduğumu bilse kesin kalp krizi
geçirirdi. Üstelik bir de işin Şaheste kısmı vardı,
annesini siktiğimi öğrense tepkisi kimbilir ne olurdu!
Yukarı tükürsen
bıyık, aşağı tükürsen sakal! Benim için bu ikilemden
kurtulmanın tek çözümü vardı: Direkt karşıya tükürmek! Hem
Şaheste'den vazgeçecektim, hem Gülşen hanımdan. Şaheste'ye,
"Konuşacak bir şeyimiz yok, seni sevmiyorum artık!"
diye mesaj yazıp gönderdim. Gülşen hanımın numarasını
almamıştım, görüştüğümüzde uygun bir üslupla onunla da
ilişkimi bitirecektim...
Gönderdiğim mesajın
üzerinden bir dakika geçmeden Şaheste aradı. Ama cevap vermedim.
Ardı ardına birkaç aramadan sonra mesaj geldi, "Beni
sevmediğini gözlerimin içine bakarak söyle!" yazmıştı.
Yüreğim parçalansa da cevap yazmadım.
Moralim fena bozulmuştu.
Annemin akşam yemeğine kalmam için ısrarına rağmen
kalmadım. Köyden çıkınca kaynanamı aradım, gelip
alacağımı söyledim. Kaynanam, "Aşkım yaa, Alexandra
ile sohbetimiz uzadı, biz bu gece burda yatsak olur mu?" deyince,
"İyi tamam, yarın gelir alırım!" dedim.
Çevre yoluna
çıkmıştım, nereye gideceğimi bilmeden sürüyordum
arabayı. Şaheste aklımdan bir türlü çıkmıyordu. Otele
gitmeye karar verdim. Ama Şaheste'yle kesinlikle
konuşmayacaktım, sadece uzaktan görmek istiyordum onu...
Resepsiyon sakindi. Atalay beni
görünce, "Lan yavşak, okadar mesaj attım, niye
aramadın?" diye sitem etti. Lobiye geçtik oturduk, konuştuk
biraz. Tabii ona da gerçekleri olduğundan farklı anlattım...
Atalay, "Hadi sana bir kıyak yapayım ortak!" deyince,
aklıma nedense Şaheste geldi. "Ne kıyağı?"
diye sordum. "Bekle bir saniye!" deyip odasına gitti. Elinde bir
zarfla gelince heyecanlanmıştım. Şaheste bana
birşeyler yazmış olmalıydı.
Atalay, "Bu gece sana
lazım olur ortak! Bugün bir otobüs dolusu Turist geldi, yarıdan
fazlası da amcık! Aralarında oldukça verici tipler var, sikecek
bir iki tane kesin düşürürsün!" diyerek zarfı verince hayal
kırıklığına uğradım. Zarfın içinde
Atalay'ın bir müşterisinden temin ettiği o (yarak kaldıran)
haplardan vardı. Ona, "Hayırdır, senin başka bir
programın mı var?" diye sorduğumda, "Ben bu gece yokum
ortak. Annem teyzemleri eve yemeğe davet etti! Birazdan
gideceğiz!" dedi.
Az sonra da Gülşen
hanım ve Şaheste asansörden inip yanımıza geldiler.
Şaheste'yi görünce kalbim 1.500 atmaya başladı. Gülşen
hanım açık vermeden benimle tokalaştıktan sonra, "Hadi
kızım, yine utandırma beni, tokalaş Harun abinle ve sabahki
kabalığın için özür dile!" dedi.
Şaheste yalvaran
bakışlarla elini uzattı, "Özür dilerim!" dedi.
"Özür dilenecek bir durum yok!" deyip tokalaştım. Aşk
çok garip bir şeydi! Eli elime değdiğinde sanki 20.000 Volt
elektriğe kapılmış gibi oldum. İkimiz de istemeye
istemeye bıraktık birbirimizin elini. Ve gittiler. Gözden kaybolana
kadar arkalarından baktım...
Restoran bölümünde akşam
yemeği başlamıştı. Gidip karnımı doyurdum.
Sigara içmek için dışarı çıktığımda,
ayaklarım beni otelin bahçesindeki bara götürdü. Bu gece tek başıma oturup sarhoş olana kadar içmekten başka bir
şey yoktu aklımda. Küçük bir masa seçtim ve bir duble Wiski söyledim.
Etrafdaki masalar yavaş
yavaş Turistlerle dolmaya başlamıştı.
Sözleşmiş gibiydiler, restorandan çıkan buraya geliyordu. Aralarında harbiden de verici tipler vardı. Belki bu
gece birini
sikmek Şaheste'nin aşk acısını
biraz
hafifletebilirdi...
Turist karıları
inceleyip içkimi yudumlarken, tanıdık bir ses, "İyi
akşamlar, oturabilir miyim?" diye sordu. Kafamı çevirip
baktım. Grubun rehberi kadındı bu. Frapan bir kıyafet
giymiş, süslenmiş, püslenmiş, sikilebilitesi biraz daha
artmıştı. Al işte sana sikilecek amcık dedim kendi
kendime. Hem de kendi ayağıyla gelmişti!
"Tabii ki!" deyip
sandalyesini çektim. Teşekkür edip oturdu. Tanıştık.
Adı Vildan imiş. Sohbete başladık. Ben onu 40'lı
yaşlarda tahmin etmiştim, ama daha 29 yaşında imiş.
Rehberliğin çok yorucu ve yıpratıcı bir meslek
olduğundan bahsetti. Otobüsle senede ortalama 150.000 km seyahat
ettiğini, mesleğinin evlilikle birlikte yürümediğini, o yüzden boşandığını
falan anlattı...
Vildan grubu için bu akşam
bir Türk gecesi organize etmiş, onun için grubundakiler burada
toplanmışlar... Sohbetimizin ilerleyen dakikalarında, Vildan,
"Sana bir itirafta bulunayım... Ben seni ilk gördüğümde otel
sahibinin oğlu sanmıştım, ama değilmişsin,
akşam yemeğinde garsonun birine sordum!" dedi.
Gülümseyerek, "Yok daha
neler! Benim babam emekli bir köy öğretmeni!" dedim. Vildan,
"Hmm, sen ne iş yapıyorsun peki?" diye sordu.
"Üniversitede öğrenciyim!" deyince, "Hadi canım, yeme
beni! Emekli bir köy öğretmenin üniversiteye giden oğlu nasıl
öyle bir arabaya binebilir?" dedi.
Gerçeği söylediğim
halde inanmamıştı. Demek ki kafasında inanmak istediği
başka bir tablo vardı. "Okuldan artan zamanlarımda senin
gibi güzel kadınlara refakatçilik yapıyorum!" dediğimde,
Vildan, "Hah işte, böyle açık konuş benimle!" dedi.
Ben de, "Madem açık konuşuyoruz, ben de sana bir itirafta
bulunayım. Müşterilerimle sevişirken kendim pek zevk
alamıyorum, sadece işimi yapıyorum. Ama sen masama gelince,
nihayet zevk alarak sevişebileceğim güzel bir kadın geldi diye
düşündüm!" dedim.
Vildan paniklemişti,
"Ay ben şey değilim... o kadınlardan değilim, yani
müşteri değilim. Doğrusu öyle anlaşılacağım
hiç aklıma gelmemişti... Ne olacak şimdi? Kalkıp gideyim
mi?" dedi. "Gitmene gerek yok, seninle yarım saattir oturuyoruz,
bu gece artık bana başka iş çıkmaz!" dedim. Vildan,
"Tüh ya! Piyasana da engel oldum!" dedi. "Boşver, önemli
değil!" dedim. Ama Vildan, "Bunu telafi etmem lazım,
sonuçta ekmeğinle oynadım! Biriyle sevişmek için nekadar
alıyorsun?" dedi.
Vildan'ın kafasında
çizdiği tabloyu bozmamak için, "Öyle sabit bir rakam yok. 500 Euro
veren oluyor, 1.000 Euro veren oluyor, ne verirlerse
kabul ediyorum!" dedim. Vildan, "Hmm! İşini çok iyi
yapıyor olmalısın! Ama bana dost işi bir rakam söyle, 200
Euro kurtarır mı seni?" deyip çantasından
cüzdanını çıkarmaya yeltendi. Vildan'ı sikmek istiyordum,
parasını almak değil. Elini tutup, "Kurtarır, ama önce
sevişelim aşkım, parayı sonra verirsin!" dedim.
Vildan, "Bak yine
yanlış anlaşıldım yaa! Parayı benimle
sevişmen için vermiyorum!" deyip, grubun içinden bir
kadını gösterdi. "Acenteden V.I.P dediler, özel ilgilen dediler. Ama karı kuduruk çıktı, turun başından
beri (Sikişmek için yakışıklı bir Türk erkeği ayarla bana!) diye başımın etini yedi. Karı çok zengin olmasa 'Siktir git!' derdim. Ama girdiğimiz kuyumcuda olsun, halıcıda
olsun, dericide olsun bok gibi alışveriş yaptı. Sadece
benim alacağım komisyon 1.000 Euro'yu geçiyor. Ben pezevenk
değilim, ama satışlar iptal olmasın diye, karıyı
oyalamak için öylesine (Tamam, ayarlarım!) demiştim! Ne diyorsun,
çağırayım mı karıyı?" dedi.
Gösterdiği kadın
Vildan'ı her bakımdan solda sıfır bırakırdı.
O kadını sikebilmek için üste para bile verirdim. Yine de
balıklama atlıyormuşum izlenimi vermemek için, "Doğruyu
söylemek gerekirse seninle sevişmeyi tercih ederdim. Ama ne yapalım,
iş iştir! Çağır bakalım! Olmazsa onunla
sevişirken seninle seviştiğimi hayal ederim!" dedim.
Vildan, "Çok
tatlısın canım yaa! İnan bana, seninle sevişmeyi çok isterim, ama ben para verip kendini düzdüren o kadınlardan
değilim! Neyse, boşver beni de, Almanca veya İngilizce biliyor
musun?" diye sordu. "İkisini de biliyorum!" deyince,
"Mükemmel!" deyip kalktı. Kadının yanına gitti,
kulağına birşeyler söyledi. Kadın ayağa kalkınca
aralarındaki boy farkına gülmemek için zor tuttum kendimi, bardakla
sürahi gibi duruyorlardı. Vildan'ın boyu Alman kadının
göğüslerine anca geliyordu.
Birlikte gelip oturdular, Vildan bizi
tanıştırdı. Kadının adı Claudia, 35
yaşında imiş. Gençken bir kez evlenip ayrılmış,
birdaha da evlenmemiş. Babasından 300 civarında şubesi olan Kaufhaus zinciri miras kalmış.
İşleri çok yoğun olduğundan eğlenceye ve erkeklere hiç
vakit ayıramadığından dert yanıyordu. Claudia'ya,
"Merak etme aşkım, sana unutulmaz bir gece
yaşatacağım!" deyip bacağını
okşadığımda, bir kedi gibi sokuldu bana. Vildan yüzünde garip
bir ifadeyle bizi izliyordu. Sanki Claudia'yı getirdiğine pişman
olmuş gibiydi. Sanki kıskanıyor gibiydi...
İçkilerimiz
eşliğinde sohbet ederken üçümüz de Çakırkeyif olmuştuk.
Vakit ilerlemiş, Türk gecesi de sona ermişti. Vildan yarınki programları hakkında bilgi vermek için grubunun yanına
gidince,
Claudia da lavaboya gitti. Fırsattan istifade Atalay'ın verdiği
haplardan bir tane yuttum. Hap etkisini yarım saate kadar gösterecekti...
Claudia lavabodan
döndüğünde Vildan halen grubuna birşeyler anlatıyordu.
Claudia'ya, "Canım müthiş sikişmek istiyor aşkım!
Gidelim mi? Senin odan müsait mi?" diye sordum. "Müsait, gidelim, ama
Vildan ne olacak? Bana o konuda birşey söylemedi, ama bence asıl Vildan seninle sikişmek istiyordu!" deyince, "İstersen Vildan'ı da
götürelim, üçlü sikişiriz!" dedim. Claudia gülümseyerek, "Bana
uyar!" dedi.
Vildan grubuyla işini bitirip
geldiğinde, Claudia Vildan'ın kulağına birşeyler
söyledi. Ama Vildan, "Yok ben gelmeyim, siz gidin, eğlenmenize
bakın! Hem benim hiç üçlü deneyimim yok!" dedi. Bu sefer Vildan'ın
kulağına ben eğildim ve "Aşkım sen de geliyorsun! Merak etme bunun için
senden extra para almayacağım, seni zevkim için sikeceğim! Üçlü deneyimin olmaması hiç önemli değil, herşeyi akışına bırakırsın! Göreceksin, unutulmaz bir gece olacak!"
dedim.
Vildan çekimser kalmıştı, "Bilmem ki!" dedi. Claudia ısrar edince, Vildan sonunda, "Ama ben fazla kalamam, sabah çok erken kalkmam gerekiyor, grup kalvaltıya inmeden organize etmem gereken şeyler var!" diyerek bizimle gelmeyi kabul etti.
Kalktık,
üçümüz birlikte
Claudia'nın odasına gittik...
[Harun]
Köyümüzün Amcıkları
Tüm Bölümleri
|