Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları... (64) (Harun 22 Y., İzmir)
Kaç saattir uyuduğumu bilmiyordum, duyduğum öksürük sesiyle
uyandım. Claudia'nın öksürdüğünü sanmıştım, ama
gözlerimi açtığımda Claudia yatakta yoktu. Oksürük
tekrarlanınca, kafamı yastıktan kaldırıp sesin
geldiği tarafa baktım. Kapının ağzında otelin kat hizmetlerinden bir kadın dikiliyordu. Kadın sinsice gülümseyerek, "Günaydın efendim! Odayı yeni konuklarımız için
hazırlamamız gerekiyor!" dedi. Üzerinde
otelin üniforması olmasına rağmen, kadın yüz ve fizik
olarak bu civarın tipik köylü kadınlarına benziyordu.
Saatime baktım, 10:30
olmuştu. "Tamam, hemen boşaltıyorum odayı!"
dedim. Gece Claudia ile çırılçıplak uyumuştuk, üstelik
örtüleri de toplayıp koltuğun üzerine atmıştık.
Ama kadının sinsice gülümsemesinin sebebi sadece çıplak
oluşum değildi, sabah sertliği ile kazık gibi duran
yarağımdı. Kadının kapı ağzında
Gardiyan gibi dikilip bana bakmasına aldırış etmeden
yataktan indim. Dal taşak banyoya gittim. Elbiselerim banyodaydı.
Elimi yüzümü yıkayıp, giyindim.
Giyinirken farkettim,
gömleğimin cebinde Vildan'a ait bir kartvizit ve 200 Euro vardı.
Kartvizitine sevindim, ama para bırakmasına
üzüldüm. Başından beri Vildan'ın parasını almak
niyetinde değildim. Çok sempatik, dürüst ve harbi bir kadındı Vildan. Onunla
günün birinde tekrar görüşürsem parasını iade edecektim...
Ben odadan çıkarken,
kadın yine pis pis gülümseyerek odaya girince sinirlendim,
"Gördüğün şey çok hoşuna gitti galiba, tadına da
bakmak ister misin? Adalet!" dedim. Kadının ismi Adalet idi, yaka
kartında ismi yazıyordu. Adalet, "Ben bir şey görmedim...
bakmıyordum bile..." diye kem küm etmeye başlayınca,
"Hadi git işine bak!" diye tersleyip asansöre doğru
yürüdüm.
Tam asansörü çağırma
düğmesine bastım ki, Adalet, "Harun bey! Harun bey!" diye
seslendi. Şaşırmıştım, acaba ismimi nerden
biliyor diye. Adalet, elinde bir zarfla, koridorda koşar adımlarla
bana doğru geliyordu. Beyaz gömleğinin içinde sütyeninin zor
zaptettiği kocaman göğüsleri bir yukarı hopluyor, bir
aşağı iniyordu...
Nefes nefese,
"Bunu unutmuşsunuz
Harun bey!" diyerek otelin logolu zarfını bana verdiğinde
mesele anlaşılmıştı. Claudia bana bir mektup
bırakmıştı ve zarfın üzerinde ismim yazıyordu.
Claudia ayrıca zarfın arkasını Rujlu dudaklarıyla
damgalamıştı.
Adalet tekrar odaya giderken,
arkasından, "Adalet, bekle bir saniye, bahşişi hak
ettin!" dedim. Cüzdanımdan bir miktar para çıkardım ve
"Teşekkür ederim! Ayrıca seni kırdıysam özür
dilerim!" deyip parayı verdim. Adalet bu sefer tatlı bir
gülümsemeyle, "Rica ederim Harun bey!" diyerek parayı alıp
gitti. Hem verdiğim bahşişe, hem de özür dilememe çok sevinmiş
gibiydi.
Odanın kapısına
varana kadar Adalet'in arkasından baktım, vücudunu inceledim.
Leğen gibi götü vardı, kendisine bir beden küçük gelen eteğin
fermuarı koca götünden dolayı tam kapanmamıştı. Adalet
odaya girmeden önce dönüp bana bakınca, dayanamadım (elimi
dudaklarıma götürüp, ona doğru üfleyerek) bir öpücük gönderdim.
Adalet bu hareketime gülerek odaya girdi. Kendine has bir fingirdekliği ve
cazibesi vardı. Eğer kaynanamları almaya gitmem gerekmeseydi, bugün
Adalet'in peşine düşer ve sikmek için
uğraşırdım...
Asansöre binince zarfı
açtım. İçinde mektubun haricinde 5.000 Euro tutarında bir Çek
vardı. Mektubu okudum. Claudia, yıllardan beri ilk defa güzel bir
gece geçirdiğinden ve benimle tekrar görüşmeyi arzuladığından
bahsediyor, kendisini mutlaka aramamı istiyordu. Almanya adresini ve telefon
numarasını vermişti. Mektubun altına da,
bıraktığı Çek'e kızmamamı, ama Vildan'ın
bana ödediği 500 Euro'yu çok az bulduğunu yazmıştı.
Az önce Vildan'a 200
Euro'yu iade etmeyi düşünürken, bunu okuyunca anasına
bacısına küfürü bastım. Amına koduğumun orospusu bana
vermek için Claudia'dan 500 Euro alıp, 300 Euro'yu kendi cebine
indirmişti. Ve bu yaptığına resmen pezevenklik denirdi...
Odamıza gidip duş
aldım, kıyafetlerimi değiştirdim. Aşağı
indim. Resepsiyonda tanımadığım bir kız duruyordu.
Lobiye ve restorana bakındım, Atalay da yoktu, Gülşen hanımla
Şaheste de yoktu ortalıkta. Atladım arabama, kaynanamla
Şermin'i almak için Alexandra'nın Villasına gittim...
Kapıda Gustav ile
karşılaştık, tam da çıkıyormuş, omzunda bir
çanta asılıydı. "Buyur geç içeri, ben gidiyorum,
inşaatta çalışan işçiler beni köylerine gezmeye
götürecekler!" dedi. Bizimkileri sorduğumda, "Daha kalkmadılar,
dün gece çok geç yattılar. Uyandıran olmazsa akşama kadar
uyurlar. İstersen yukarı çık, uyandır onları!"
dedi.
O sırada Villanın
önüne, hurda denilecek kadar eski bir araba durdu. İçinde güneşten
kapkara olmuş 3 kişi vardı. Gustav'ı alıp gittiler.
Gustav bana istediği kadar köyü gezmeye gittiklerini anlatsın,
adamların Gustav'ı sikmeye götürdüklerinden hiç şüphem yoktu.
Beni ilgilendirmiyordu, gitsin kendini kime siktirmek istiyorsa siktirsin,
yeter ki bana bulaşmasın.
İçeri girip kapıyı
kapattım. İçerisi dün geceden kalma yoğun sigara ve alkol
kokuyordu. Mutfak tezgahının üstünde iki tane boş Wiski
şişesi duruyordu. Anlaşılan bizimkiler geç saatlere kadar içip, ardından da büyük bir ihtimalle
seks dolu bir gece
geçirmişlerdi. Ama kimin kiminle yattığını tam olarak
kestiremiyordum. Muhtemelen kaynanam Alexandra ile, Şermin de Yeter'le
yatmıştı. Yukarı çıktım...
İlk bakmak istediğim
oda Alexandra'nın odası idi. Kapıyı tıklatıp
açtım. Alexandra, kaynanam ve Şermin'le birlikte
yatmıştı. Uyuyorlardı. Üçü de
çırılçıplaktı. Şermin ortalarında yatıyordu.
Komodinin birinin üzerinde yarım şişe Wiski duruyordu.
Diğerinin üzerinde ise iki tane Dildo ve bir Strapon vardı.
Anlaşılan onlar da benim gibi üçlü seks yapmışlardı.
Onları uyandırmaktan vazgeçip, telefonumla resimlerini çektim ve
çıktım odadan, kapıyı tekrar kapadım.
Bugün Cumartesi idi ve Yeter'in
okulu yoktu. Yeter'in odasına bakmaya karar verdim.
Kapısını açtım. Yeter de uyuyordu. Alexandra Yeter'i tam
bir sex oyuncağı haline dönüştürmüştü, pijama niyetine
giydiği sexy bir Babydoll vardı üzerinde. Yeter'i o halde görünce
odaya girip, kapıyı kapadım. Yatağın yanına gidip
vücudunu izledim bir süre. Dantelli tangasının ipi götünün dolgun
yanakları arasında kaybolmuştu. Kocaman göğüsleri ise
Babydoll'dan taşacakmış gibi duruyordu. Telefonumla Yeter'in de
birkaç resmini çektim.
Yarağımın
sertleşmeye başladığını hissediyordum.
Yatağın kenarına oturdum. Kısık sesle seslenip, omzunu
dürterek Yeter'i uyandırdım. Yeter gözlerini açıp beni görünce,
sevinçle, "Harun enişteee!" diyerek doğruldu ve boynuma
sarıldı. Galiba beni çok özlemişti. Ben de ona
sarıldım. Hem de sımsıkı, teninin kokusunu içime
çekerek.
Hiç konuşmuyorduk.
Aynı ilk kez evlerinin bahçesinde sarıldığımız
gibi birbirimize sarılmaya devam ediyorduk. Göğüslerini hissetmek
yarağımı kazık gibi yapmıştı.
Sırtını sıvazlayan elim beline indi. Belinden de poposuna
kaydı. Götünün yanaklarını okşarken, ensesine ve boynuna
küçük öpücükler konduruyordum.
Sonra Yeter'i vücudumdan biraz
aralayıp, dudaklarına yumuldum. Yeter, Alexandra sayesinde ustaca öpüşüyordu. Dilimi ve alt dudağımı emiyor, dilini
ağzıma sokuyor, dilimle oynaştırıyordu...
Uzunca öpüştükten sonra
boynunu ve boğazını öperek göğüslerine indim. Önce
Babydoll'dan taşan üst kısımlarını öptüm,
yaladım, sonra askılarını omuzlarından düşürdüm.
Göğüsleri serbest kalmıştı. İki elimle
göğüslerini yanlardan tutup birleştirerek sertleşmiş
uçlarını sırayla öpüp, emiyordum. Yeter çoktan inlemeye
başlamıştı bile...
Omuzbaşlarından tutup
nazikçe sırtüstü yatırdım. Yeter ne yapacağımı
anlamaya çalışır gibiydi. Kafasını
kaldırmış, büyük bir merak ve heyecanla, alt
dudağını emerek bana bakıyordu. Göbeğini öperek biraz
daha aşağıya indim. Dudaklarım tangasının
kenarlarında gezinmeye başlayınca, Yeter daha da
heyecanlanmış, kıpraşmaya başlamıştı.
Tangasının üzerinden amını koklayıp öptükten sonra
tangayı nazikçe indirdim aşağıya. Kılsız
amından yayılan sıcaklığı yüzümde
hissedebiliyordum.
Klitorisini öpüp
yaladıktan sonra dilimi amının dudakları arasından
kaydırarak amının içine soktum. Alexandra Yeter'in
amını yüzlerce kez yalamış olmalıydı, bundan
adım gibi emindim. Ama bir erkek tarafından ilk kez yalanıyordu
Yeter'in amı. Heyecanının arttığını
hissedebiliyordum. Heyecanı gibi kıpraşması ve inlemeleri
de artmıştı. Yeter'i Orgazm edene kadar yaladım
amını...
Sonra çabucak soyundum. Yeter
yine kafasını kaldırmış, meraklı ve tedirgin
bakışlarla bana bakıyordu. Tangasını ayaklarından
çıkarıp, bacaklarını biraz araladığımda,
Yeter telaşla elini amının üzerine kapayıp, "Ben daha
kızım!" dedi. "Biliyorum aşkım, sadece sürteceğim!"
deyip elini çektim amından. Bacakları arasına
yanaştım. Yarağımın gövdesini elimle tutarak, yarağımın
başını amının etli dudakları arasına
sürtmeye başladım...
Tüm bedenimi tarifi mümkün
olmayan bir zevk dalgası sarmıştı. Ara sıra
yarağımın başını amının deliğine
doğru hafifçe bastırıyordum. Yeter'in heyecandan kalbi duracak
gibiydi. Nerdeyse hiç nefes almıyordu. Tırnaklarını
çarşafa geçirmiş, alt dudağını
ısırıyordu. Amını sikeceğimi,
kızlığını bozacağımı sanıyordu,
ama bunu yapmayacaktım...
Amını bir süre daha
fırçalayıp, "Domal aşkım!" dedim. Hemen döndü,
dizlerinin üzerinde dört ayak oldu. Götünün yanaklarını
ayırdığımda, göt deliği de şişe
ağzı gibi açıldı.
Yarağımın
başını göt deliğine dayayıp yüklendim. Yarağım hiç zorlanmadan
köküne kadar girmişti. İçimden Alexandra'ya teşekkür ettim,
Dildo ve Straponla sike sike Yeter'in götünü
alıştırmıştı...
Yine de kızın
canını yakmamaya özen gösteriyordum. Ayrıca onun da bu
sikişten zevk almasını istiyordum. İki elimle belinden
tutup, hiç acele etmeden, tadını çıkara çıkara sikiyordum
götünü. Bu anı uzun zamandır beklemiştim ve şu anda dünyada
benden mutlu kimse yoktu. Yeter'i ilk siken erkek olmak, aldığım
zevki ayrıca artırıyordu. Yeter, siktiğim ve eline erkek
eli değmemiş nadir kızlardan biriydi...
O pozisyonda uzunca bir süre
siktim götünü. Yarağımı götünden çıkarıp,
"Aşkım pozisyon değiştirelim, sen üste çık!"
diyerek sırtüstü yattım. Tarif etmeme bile gerek kalmadan
çıktı üstüme. Yarağımın başını göt
deliğinin ağzına yerleştirip yavaşça oturdu. Hepsini
aldıktan sonra ellerini ellerime kenetleyip, götünü yukarı
aşağı hareket ettirmeye başladı. Demek ki Alexandra
Straponla Yeter'i bu pozisyonda da çok sikmişti...
Yeter alt
dudağını emerek oturup kalkmaya devam ederken
bakışları da gözlerime kenetlenmişti. Adeta bana yeterince
zevk verip vermediğini anlamaya çalışır gibiydi.
Müthiş zevk alıyordum, ama Alexandra'nın odasından
birilerinin uyanıp bizi böyle yakalamasını da istemiyordum.
"Harikasın aşkım, biraz hızlan!" dedim. Yeter
gülümseyerek hızlandı...
Ama bu hız
boşalabilmem için yeterli değildi. "Biraz daha hızlan
aşkım!" dedim. Yeter elinden geldiği kadar hızlı
oturup kalkmaya başladı. Şimdi olmuştu. Çok geçmeden
boşalacağımı hissettim, "Tamam, dur,
kımıldama!" dedim. Döllerim götünün içine
fışkırmaya başlayınca, Yeter'in gözleri gibi
ağzı da kocaman açıldı. İlk defa yaşadığı
bu olaya çok şaşırmış gibiydi.
Boşalmam bitince Yeter'i
üstümden indirdim. Sırf şaka olsun diye, "Merak etme
aşkım, hamile kalmazsın!" dedim. Yeter gülümseyerek,
"Ordan hamile kalınmayacağını biliyorum!"
deyince, laf olsun diye, "Nereden biliyorsun?" dedim. Yeter,
"Köydeyken kızlar anlatırdı... Hem ordan hamile
kalınsaydı okuldan arkadaşım Pınar hamile
kalırdı!" deyince nedense heyecanlandım. "Hmmm, demek öyle! Nişanlı
falan mı bu Pınar?" diye sordum. "Yok değil, çıktığı
bir çocuk vardı, ama ayrıldılar!" deyince,
Pınar'ı da kafamdaki sikilecek hatunlar listesine ekledim.
Yarağımı çarşafın
kenarına silip, elbiselerimi giyindim. Yeter'i öpüp, "Aşkım sen bizimkileri uyandır, ben aşağıda
sigara
içeceğim!" deyip odadan çıktım, indim
aşağı...
[Harun]
Köyümüzün Amcıkları
Tüm Bölümleri
|