Köyümüzün Amcıkları, İzmirin Amcıkları... (67) (Harun 22 Y., İzmir)
Behiye'yi kasabada evlerinin
olduğu sokağın başında indirdim. Sonra kaynanamı
aradım. Kaynanam da beni arayacakmış zaten. Temizliği
bitirmişler, çıkmak için hazırlanıyorlarmış,
"Gel al bizi!" dedi.
Villaya
vardığımda kapının önünde bekliyorlardı. Kaynanam, "Bizim karnımız aç, akşam
yemeği yemedik, bizi kebap yemeye götür!" dedi. Ben de
acıkmıştım. Kasabada bir kebapçıya gittik.
Karnımızı doyurduk, üstüne tatlılarımızı
yedik. Kaynanam, "Şermin çok halsiz düştü, ilaçları otelde,
önce bizi otele bırak, ordan da Hüsniye'yi köye götürürsün!" dedi.
"İyi, tamam! Hüsniye'yi bıraktıktan sonra da eve
uğrarım. Geç gelirim belki!" dedim...
Kaynanamla Şermin'i otelin
önünde indirip devam ettik. Hüsniye'nin suratı halen asıktı.
Otelden biraz uzaklaşınca arabayı yolun kenarına çektim ve
"Neyin var aşkım, moralin niye bozuk, yoksa bana mı
kızdın?" diye sordum. "Yok, sana niye kızayım,
anneme canım sıkıldı! Bugün seninle biraz başbaşa
kalırız diye ümit ediyordum, ama annem Behiye'yi sardı
başımıza! Sonra Şermin'i görünce moralim daha da bozuldu!
Çok güzel kız imiş! Aranızda bir şey var mı? Sikiyor musun
onu?" dedi.
"Saçmalama, Şermin'in neresi güzel? Bin tane sikim
olsa Şermin'e birini bile sokmam! Şimdi Şermin'i Behiye'yi falan siktir
et, bak seninle başbaşa kaldık işte! Sakin bir yere gidelim
mi?" dediğimde, "Vakit geç oldu, gecikirsem annem
ağzıma sıçar! Akşama kadar 10 kere aradı, çocuklar
rahat durmuyormuş!" dedi. "Anneni ara, ben bir konuşayım
bakalım!" dedim. Aradı, "Harun seninle
konuşmak istiyor!" deyip telefonu verdi bana.
Neriman'ın paragöz olduğunu biliyordum. Kısa bir hoşbeşten
sonra, "Şu anda bankamatiğin önündeyiz, para çekecektim de
aklıma sen geldin, harçlık durumun nasıl, ihtiyacın varsa
senin için de çekeyim!" dedim. Neriman, "Çek, çek!" dedi. "Tamam, çekerim! Biraz geç gelirsek merak etme, pastaneye
gideceğiz, yemekten sonra canımız tatlı çekti. Sana da bir
kutu pasta hazırlatırım!" dedim. "Tamam yiğidim, tamam
aslanım, afiyet olsun!" deyip kapadı.
Telefonu Hüsniye'ye geri
verdiğimde, "Allah muhabbetinizi artırsın, annemle ne güzel
anlaşıyorsunuz öyle! Nereden geliyor bu samimiyet? Harçlık
vermeler, pasta almalar falan ne iş? Aranızda bir şey mi var?"
dedi. Gülümseyip, "Var tabii! Annenle gizli gizli sevişiyoruz! Tövbe,
tövbe! Annenle aramda ne olabilir ki? Annenin telefon numarasını dahi
bilmiyorum! Sana izin koparmak için annene rüşvet veriyorum, hepsi
bu!" dedim.
Hüsniye, "Sen yine
de
fazla yüz verme anneme! Annemin ne kadar fırsatçı olduğunu bilmiyorsun!
Senden para koparmak için yapmayacağı şey yoktur! Hatta
ortamını bulsa seni ayartmaya bile kalkışır! Baksana,
yiğidim aslanım diyerek damardan giriyor. Bunca yıllık
evliliklerinde babama öyle kelimeler kullanmadı! Dikkat et
bak, anneme elini verirsen kolunu kurtaramazsın!" dedi. "Tamam,
dikkat ederim!" dedim, konu kapandı.
U-dönüşü yapıp
kasabaya doğru sürdüm arabayı. Kasabaya girerken annesi aradı
Hüsniye'yi, "Çocukları merak etme demek için aradım
kızım! Çizgifilim açtım onlara, bir iki saat oyalanırlar!
Rahat rahat yeyin pastanızı! Bir de şey diyecektim, Harun para çekecekti, söyle biraz fazla çeksin! Pastayı da iki kutu yaptırsın!"
dedi.
Hüsniye'nin cevap veremesine
fırsat bırakmadan ben telefona doğru uzanıp, "Tamam,
hallederim!" dedim. Hüsniye telefonu kapatınca, "Bak gördün mü,
dediklerim nasıl da bir bir çıkıyor! Ben bilmez miyim
malımı!" dedi. "Uzatma artık aşkım, sorun
değil!" dedim. Ama Neriman galiba anlamıştı Hüsniye'yi
sikeceğimi...
Pastaneye uğrayıp iki
kutu pasta yaptırdım. Sonra benim dairenin olduğu pasajın
önüne parkettim arabayı. Hava kararmış, pasajdaki işyerleri
kapanmıştı. Çıktık yukarıya, benim daireye
girdik.
Ayakkabılarımızı
çıkarırken, Hüsniye, "Kimin burası?" diye sordu.
"Meltem hocanın... ama kullanmıyor burayı... uzun ve karışık hikaye... arasıra ben
gelip kalıyorum burada!" dedim. Hüsniye, "Eniştemin
bahsettiği yer mi burası?" dedi. "Enişten?"
dediğimde, "Cevdet eniştem, bizim Behiye'nin kocası!"
dedi. "Ha, evet, burası!" dedim.
Salona geçince Hüsniye'ye
sarıldım ve "Seni çok özledim aşkım!" diyerek
dudaklarına yumuldum. Yeter'i siktikten sonra
yıkanmadığım gibi, Behiye ile sikiştikten sonra da
yıkanmamıştım, yarağım ve taşaklarım
kaşınmaya başlamıştı. Ayakta uzun uzun öpüştükten sonra, "Ben
bugün çok terledim aşkım, birlikte duş yapalım
mı?" diye sordum. Hüsniye,
"Yapalım, bugün ben de çok terledim!" deyince yatak odasına
geçip soyunduk. Birlikte banyoya girdik.
Bir kadınla birlikte
yıkanırken en çok sevdiğim şeyleri Hüsniye'yle de
yaptım. Bol şampuanla göğüslerini okşadım,
amını ve götünü parmakladım. Sonra da kendim yıkandım,
yarağımı ve taşaklarımı güzelce
şampuanladım. Durulanıp, kurulanıp çıktık
banyodan. Yatağa uzanıp, öpüşmeye devam ettik...
Güzelliğine iltifatlar
ederek göğüslerine indim. Göğüsleri okadar da diri değildi, hatta
biraz sarkmaya yüz tutmuştu. Yine de uzun uzun ilgilendim
göğüsleriyle. Öptüm, yaladım, emdim, göğüs uçlarıyla
oynadım... Göbeğini öpüp yalayarak amına indim. Amı,
aynı Yeter'in amı gibi kılsızdı. Bugün
sikişeceğimizi umduğu için amını kaymak gibi yapmış
olmalıydı.
İki çocuk
doğurmasına rağmen amı genç kız amı gibi diri
duruyordu. Amının dudakları incecikti. Klitorisini
ağzıma alıp emdiğimde, Hüsniye inlemeye ve
çırpınmaya başladı. "Şşşt, sakin ol
aşkım!" deyip emmeye devam ettim. Bazen klitorisini emmeye ara
verip, amının yarığını yalıyor, dilimi
amının içine sokuyordum... Daha sonra üç parmağımı
birleştirip amına soktum. Parmaklarımla hızlı
hızlı gitgel yapınca Hüsniye'nin inlemeleri arttı. Çok
geçmeden de Orgazm oldu...
Parmaklarımı
yaladım ve "Mmmhhh, tadı çok güzel!" dedim. Amına
tekrar daldırıp çıkardığım parmaklarımı
ona doğru uzatıp, "Sen de yalamak ister misin
aşkım?" dedim. Hüsniye suratını ekşitip,
"İğğğhhh, istemem!" dedi. "Böyle
şeylerden iğreniyorsan sen şimdi yarağımı da
yalamazsın!" dediğimde, Hüsniye gülümseyerek, "Bak o
dediğini yapmak isterim!" dedi.
"Hadi yap
bakalım!" deyip yanına sırtüstü uzandım. Hüsniye
gülümseyerek doğruldu, yarağıma eğilip ağzına
aldı. Yalayıp emmeye başladı. Çok acemice yapıyordu.
Yine de, "Mmmhhh, harika yapıyorsun aşkım! Nereden
öğrendin böyle güzel sakso çekmeyi? Kocan mı öğretti?"
dedim. Yarağımı ağzından çıkarıp,
"İlk defa yapıyorum! Kocam bilmez böyle şeyleri, Pørnø
filimlerden öğrendim!" dedi.
Hüsniye de galiba Cevdet gibi
Pørnø meraklısıydı. "Nerden buluyorsun Pørnø
filmleri?" diye sorduğumda, "Behiye'den ödünç
alıyorum!" dedi. "Hmm! Başka neler öğrendin o
filmlerden? 69 pozisyonunu da öğrendin mi? Biliyorsan 69 yapalım!"
dedim. "Hı hı, biliyorum!" deyip, 69 pozisyonuna geçti. Ben
onun amını yalarken, o da yarağımı yalamaya devam
etti...
Bir süre sonra Hüsniye,
"Bukadar yeterli mi? Başka bir pozisyon denemek istiyorum!"
dedi. "Yeterli aşkım, istediğin pozisyonu dene!"
dediğimde üstümden kalktı. Yüzünü bana dönüp tekrar üstüme çıktı.
Eliyle yarağımı tuttu, yarağımın
başını amının deliğine yerleştirip oturdu.
"Ohhh!" diye inleyerek hepsini almıştı amına...
Jokey pozisyonunu sevmişti
Hüsniye, üstümde gidip gelirken yüzünde hırçın bir gülümseme
vardı. "Mmhhh! Böylesi daha güzel oluyormuş!" diyerek,
yorulana kadar zıpladı üstümde. Hareketleri yavaşlayınca,
"Yorulduysan in aşkım, daha rahat bir pozisyona geçelim!"
dedim. "Tamam! Hangi pozisyonu yapacağız?" diyerek üstümden
indi.
"Köpekleme
yapacağız, domal!" dediğimde, gülümseyerek, "Hmm, götten
yapacaksın!" dedi. Aslında ben amını sikmeye devam
edecektim, ama Hüsniye öyle deyince götünü sikmeye karar verdim. "Daha
önce hiç yaptın mı götten?" diye sorduğumda, "Tabii
yaptım! Köyde kızların çoğu evlenene kadar hep götten
yapar!" dedi. "Evlendikten sonra götten yapmayı
bırakıyorlar mı?" diye sorduğumda, "Yapmaya devam
eden vardır mutlaka, ama çocuk istedikleri için genellikle önden
yapıyorlar!" dedi.
Behiye'nin çocuğu yoktu. "Behiye çocuk istemiyor galiba?"
dediğimde, "İstiyor, ama o biraz asortik, birkaç sene çocuksuz
hayatın tadını çıkaracakmış!" dedi.
"Hmm! O halde Behiye de çoğunlukla götten yapıyor, öyle
mi?" dediğimde bozulmuştu, "Nerden yapıyorsa
yapıyor! Sana ne? Behiye ile aranızda bir şey mi var? Niye
ilgileniyorsun Behiye'nin özel hayatıyla?" dedi.
"İlgilenmiyorum
aşkım, Behiye'nin özel hayatından bana ne? Ben sadece köyde bu
işlerin nasıl olduğunu anlamaya çalışıyorum! Sana
şimdi Yeter hakkında da bir şey sorsam, Yeter'le aranızda
bir şey mi var diye sorarsın! Var, senin
tanıdığın kadınların hepsiyle aramda bir
şeyler var! Şermin'i de sikiyorum, kaynanamı da sikiyorum,
Behiye'yi de sikiyorum, Yeter'i de sikiyorum, Alexandra'yı da sikiyorum,
anneni de sikiyorum, Mürüvet'i de sikiyorum, Zeynebi de sikiyorum... Sayayım
mı daha? Bunu mu duymak istiyorsun? Sinirleniyorum ama!" dedim.
Hüsniye, "İyi, tamam,
anladık be, sinirlenme! Gel hadi, işimize bakalım!" deyip
domaldı. Arkasına yanaştım. Götünün yanaklarını
ayırdığımda, "Acıtmadan yap ama, uzun
zamandır yapmıyorum götten! Hatta biraz şampuan döküp yap, demin
banyoda şampuanla parmakladığında çok hoşuma
gitmişti!" dedi.
Şampuana gerek yoktu, bu
işler için evde bebeyağı vardı. Götünün
deliğine bebeyağı döküp parmaklarımla güzelce yedirdim.
Biraz da yarağımın başına döktüm. Sonra
yarağımın başını göt deliğine dayayıp,
yavaşça bastırdım. Acıtmamaya özen gösteriyordum.
"İyi mi böyle aşkım?" , "Acıyor mu?" ,
"Acırsa söyle!" diye diye ve acele etmeden dibini buldum.
Elbette Hüsniye'nin götü
siktiğim en güzel göt değildi. Ama göt sikmeyi seviyordum.
"Mmmhhh! Harika bir götün var aşkım! Bu zamana kadar böyle güzel
göt sikmedim! Şunun darlığına baksana, aynı bakire
kız götü gibi!" deyip içinde biraz bekledim. Sonra yavaş
yavaş sikmeye başladım. Bir süre sonra Hüsniye'nin götü iyice
gevşemişti. Artık istediğim hızda
pompalıyordum...
Yarım saate yakın
siktikten sonra götünün içine boşaldım. İltifatlar ederek bir
süre içinde kaldıktan sonra kağıt havlu kutusuna uzanıp
götünden çıktım. Döllerin yatağa akmasını istemiyordum.
Yarağımı ve Hüsniye'nin götünü kağıt havlu ile sildim.
Kalktık. Hüsniye tuvalete giderken, ben de banyoya gidip
yarağımı yıkadım...
Elbiselerimizi giyerken
telefonum çaldı. Hüsniye, "Kim arıyor?" diyerek benden önce
telefonuma uzandı. Ekrana bakıp,
"Emlakçıymış!" diyerek bana verdi. Ama Behiye
arıyordu, Behiye'yi 'Emlakçı B.' olarak kaydetmiştim. Ben telefonu
sessize alıp cebime koyunca, Hüsniye, "Cevap vermeyecek misin?"
diye sordu. "Siktir et, önemli değil! Geçen ay İzmir'de bir
daireye bakmıştım, onun için arıyordur!" dedim.
Giyindikten sonra ortalığı toparlayıp çıktık.
Köye gittik.
Arabanın sesini duyunca
Neriman kapıya çıktı. Yüzünde sinsi bir gülümseme vardı. "Gel, gir içeri, sana bir kahve yapayım!" dedi.
Ben, "Yok, girmeyim, geç oldu!" dedim. Arabadan pastaların olduğu
poşeti alıp kendisine verdim. Cüzdanımı
çıkardığımda, Neriman poşeti Hüsniye'ye verip Hüsniye'yi
içeri gönderdi.
Bir miktar para verdiğimde, Neriman pis pis
sırıtarak, "Ver, ver, biraz daha ver! Sen Hüsniye ile güzel güzel vakit geçirirken, sıpalarını
ben avuttum!" dedi. Bir miktar daha çıkarıp verdim. Paraları sutyeninin
içine koyduktan sonra, "Kesene bereket yiğidim! Yine öyle pasta yemeye falan gitmek
istersen, çekinme, gel götür Hüsniye'yi! Gece gündüz fark etmez, sıpalarına ben bakarım!" dedi.
Neriman resmen kızını bana pazarlıyordu. "İyi,
tamam, aklımda bulunsun!" dedim.
Bindim arabama. Eve
uğramadan köyden ayrıldım. Yolda telefonuma baktım, Behiye 6 kere aramıştı. Saat 22:00 olmak
üzereydi, bu saatte aramak istemedim. Direkt otele
gittim.
Gülşen hanım lobide
tek
başına oturuyordu. Morali de oldukça bozuk görünüyordu...
[Harun]
Köyümüzün Amcıkları
Tüm Bölümleri
|